Anlamlı Yaşamak: Yaşamımızı nasıl “keşkesiz, şimdiki aklım olsaydı”, elimden tutan birisi olsa idi veya eğer şansım olsaydı” gibi pişmanlıklar, mazeretler yaratmadan, her günü dolu dolu yaşayarak, anlamlı bir hayat yolculuğunu nasıl yaşarız: Kişisel düşünce, okuma araştırma ve deneyimlerim
17 Haziran 2019 2022-02-16 16:07Anlamlı Yaşamak: Yaşamımızı nasıl “keşkesiz, şimdiki aklım olsaydı”, elimden tutan birisi olsa idi veya eğer şansım olsaydı” gibi pişmanlıklar, mazeretler yaratmadan, her günü dolu dolu yaşayarak, anlamlı bir hayat yolculuğunu nasıl yaşarız: Kişisel düşünce, okuma araştırma ve deneyimlerim
Anlamlı Yaşamak: Yaşamımızı nasıl “keşkesiz, şimdiki aklım olsaydı”, elimden tutan birisi olsa idi veya eğer şansım olsaydı” gibi pişmanlıklar, mazeretler yaratmadan, her günü dolu dolu yaşayarak, anlamlı bir hayat yolculuğunu nasıl yaşarız: Kişisel düşünce, okuma araştırma ve deneyimlerim
Geçen hafta bayram dolayısıyle İsparta’da akraba ziyaretinde idik. İsparta’daki akrabalarımız içinde tüm hayatını Türk Jandarması Misyonuna adamış hayat dostum Jandarma General “asker” Mehmet Paşanın uzun bir hastalıktan sonraki yaşam savaşına şahit oldum. Uzun zamandır “yaşamımızı nasıl yaşamalı ve nasıl sonlandırmalıyız” konusu üzerinde düşünüyor ve şimdi yaptığım gibi “anlam dolu bir hayat” temalı bir kişisel görüşü kaleme almayı arzu ediyordum. Kısmet bugüne imiş.
Mehmet Paşanın son günlerini yaşadığının benzeri sona doğru hepimizin, belki farklı şekilde ama zaman geçtikçe yaklaştığımızı biliyor, zamanın kıymetini her zamandan daha fazla hissediyoruz. Zira eşim ve ben 80’lı yaşlara girdik giriyoruz. Zamanın eskisinden daha hızlı akmaya başladığını hissediyor. Günü sağlıklı uyandığımız, yaşamımızı anlamlı olarak sürürebildiğimiz için şükrediyoruz.
“Hayat Misyonu” çipası olmadan anlamlı bir hayat sürmenin mümkün olmadığını yaşamım boyunca öğrenmeye devam ediyorum. Bugün de bu duygular içinde bir doktora öğrencisi çalışma arkadaşımız ile konuşurken yukarıdaki haber birden bire geldi ve iki ayrı vesile bu satırları kaleme almama neden oldu. Hayat Misyonu, hayat kariyerinden daha ötede, daha iddialı pusula, kutup yıldızımız, hayatımızın çıpası.
Hayat Misyonu kavramı ile hiç karşılaşmadan bütün bir hayatı günün kargaşası, çelişkileri, savrulmaları ve pişmanlıkları ile o kadar sayıda insanın çırpındığını, yaşadığına şahit olduğumuz bu hızlı yaşam çağında tutarlı bir çizgide yürüyebilmek gerçekten çok güç.
Hayat Misyonu konusunda ister bilerek ister başka şekilde bilinçli olan ve bu konuda tavizsiz ve büyük yalpalamalar yapmadan sürdüren nadir insanların bulunduğunu acı örnekler, deneyimlerimle biliyorum. Ancak çok yetenekli ve donanımlı koca koca insanların savrulduğunu da biliyorum, şahit oluyor, ders niyetine okuyorum.
21.yüzyılın karmaşası, kargaşası, ve alt üst oluşu içinde Anlamlı bir yaşam sürdürmek titizlik ve maharet istiyor, dikkat istiyor, itina istiyor. Bütün hayatımıza pusula görevi yapacak, kendi kişisel yaşamamızı aşacak, kendimizden büyük bir hayat misyonuna, Hayat çıpasına ihtiyacımız var. Hayat Misyonu, kişiden kişiye farklı olacağı gibi, zaman içinde gelişip güçlenerek şekillenerek ilerlemesi insanın durduğu yere göre hayat misyonunun ilerlemesi, tat ve heyecan veriyor, insana güç veriyor, amaç yenilemesine de vesile oluyor. Her güne uyandığınızda kendi sağlık ve özel dertlerinizden uzaklaşıp Hayat Amacınıza odaklanabiliyor ve enerjikleşebiliyorsunuz.
Mehmet Paşa ile 1960 yıllarından bu yana tanışırız. Eşimin Teyze kızı ile evli. Foça komanda okulunun çekirdek ekibinde görev yaparken tanıdık. Nasıl bir Türk Komando subayı olacağını daha teğmen rütbesinde iken tanıdığımız “Asker Mehmet” tüm meslek yaşamının önemli bir kısmını mesleği ile ilgili zor coğrafyalarda, çok farklı durumlarda çok değişik görevleri büyük başarı ile ve Şerefle görev yaptı. Kurmay olmamasına rağmen General sınıfında zamanının en zor ve çeşitli sorumluluklarını üstün başarı ile gerçekleştirdi. Üstlerinden takdirler aldı. üstlendi. Kendisine emanet edilen vatan evlatlarına kendi çocukları kadar hatta daha fazla itina gösterdi. Emaneti kendini aşarak ve tam lider ve örnek Türk Subayı, komutanı olarak yerine getirdi. Mehmet kardeşim adeta asker olarak doğmuştu. Emeklilik yıllarını sade bir vatandaş olarak yaşadı. Hiçbir ayrıcalıktan yararlanmayı istemedi, kabul etmedi. Bütün emeklilik yaşamını düz bir vatandaş olarak, tevazu içinde ve böbürlenmeden sürdürdü. Bu saatlerde yaşam destek ünitesine bağlı olarak hayatını sürdürürken bütün dualarımız kendisi ile birlikte. Ne mutlu onun gibi yaşayanlara, ölüm yolculuğuna çıkabilenlere. Mehmet Volkan Paşayı yakından tanıyan, onunla beraber görev yapmış yakın çalışma arkadaşlarından kendi anılarını benimle paylaşmalarını arzu ederim. Oğulları Dr. Serkan ve Serhan Volkan’dan destek bekliyorum.
Hayat Amacımızı, zaman içinde ortaya çıkan günlük arzu, isteklerimizi, günlük kişisel endişe ve sorunlarımızı aşacak şekilde kendimizi adayacağımız Hayat Amacı çıpasını günlük hayatımıza kesintisiz şekilde dönüştürebilmek için Kişisel Hayat Planımıza, 25 yıllık Ana Hedeflerimize ve irtibatlı olarak 10’ar yıllık Alt Zaman hedefine, Bunu da 5 yıllık ve Yıllık Hedeflere indirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde Hayat Amacımız bir arzu, bir özlem ve istek, bir güzel rüya olmaktan ileri gidemiyor.
Yukarıda kısaca ifade etmeye çalıştığım “Hoshin” Yolculuğunu her gün yaşamaya, her anı titizlikle, bir gün bile atlamadan etkin bir zaman yönetimine ihtiyacımız var. Biz buna Günlük ve Anlık yönetim diyoruz. Bazı düşünürler ise “Anı Yaşamak, Ana odaklanmak”, Çocukların berrak zekâsına benzer olacak şekilde “”Meraklılık” olarak ifade ediyorlar. Anlık ve Günlük olarak zamanın etkin yönetimi nasıl olmalı, söylemesi kolay yapması ise çok zor. Koca koca sorumluluk sahibi insanların kendi zamanlarını etkin yönetmek konusunda ne kadar başarısız olduklarını görmek insanı üzüyor. İşin acı tarafı koca koca insanlar geçmişten gelen başarıları ve geliştirdikleri uzmanlıklar ile o kadar aşırı güven içindeler ki. Kendilerine adeta bir Koza içine kapatıyorlar. Özgüven körlüğü ve sağırlığına kapılıyorlar ki, etraflarını, yaşadıkları zamanı yeteri kadar özen gösterme becerisini yitiriyorlar. Allah hepimizi “aşırı özgüven sıtmasına” tutulan yönetici ve önemli insanlardan korusun diyorum.
Ziyaret etme imkânını bulduğum kuruluşların en üst kademelerindekilerin çalışma ofislerini merak ederim. Kibarca bu arzumu belirtir ve imkân nisbetinde çalışma ortamlarını, zamanlarını nasıl, kimlerle, nerede ve hangi konularda geçirdiklerini, ilgi ve meraklarını, kişisel hobilerini, etrafı ile iletişimlerini ve imkânı olursa bugüne nerden ve hangi koşullarda geldiğini kendi ağızlarından duymaya gayret ederim. Çünkü bütün bunlar Yöneticinin niteliklerini çok açık bir şekilde bana anlatır.
Yıllık Plan yaparak Hayat Yolculuğumuzun gidişatına ancak yıl içinde Anlamlı Uygulamalar, Gözden Geçirmeler, Değerlendirmeler, Zamanında sapmaları fark edip gidişatımıza yön vermek gerekiyor. Yalın Düşünce ve uygulamaları ile uğraşan bizlerin kullandıkları PUKO çevirimini kendi hayatımız için de etkin olarak kullanmalıyız.
Bu şekilde belirlenecek Hayat Planının zaman içinde gidişatını ise Anlamlı Geri Bildirimlerle Gözden geçirmemiz, bu yaparken fikrine ve deneyimine güvendiğimiz saygı duyduğumuz bir rehberimizin olması hayat yolculuğumuzda nasıl bir yolculuk yaptığımızın da değerlendirmesini yapmak, rehberliğini almak, bizleri büyük sapmalardan, büyük enerji, zaman kayıpları yaşamadan yolculuğumuzu sürdürmemizdeki katkısı hayati önemde. Kendimden söylüyorum. Gençlik yıllarımda böyle bir rehberim olmuş olsa idi veya bunun önemli bilip arayıp bulsa idim, sonradan yaşadığım, eşim, ailem ile birlikte yaşadığımız zorlu yılları daha kolay aşabilirdik. Ancak Hayat Rehberi olmak ve seçmek son derece zor, son derecede kişisel ve önemli bir konu. Bu konuda iyi ve kötü örnekler o kadar çok o kadar çeşitli ki. İleriki yazılarımızda bu örnekleri verebiliriz.
“Anlamlı gözden geçirme” dediğimiz kişisel gidişatımızı her gün gözden geçirmemiz, günlük hayatımızın bir parçası haline getirecek bir rutin haline sokmamız hayati derecede önemli bir alışkanlık. Bunu her gün, her hafta, her ay, periyod, her yıl, her beş yıldan bir değişen derinlikte gözden geçirmemiz ve kendi yaşamımıza yön vermemiz gerekiyor. Bunu yaparken eleştirel olmaktan kaçınmak, öğrenmek ve ders çıkartmak için kullandığımız bir kaldıraç olarak kullanmak gerekir.
En üst düzey sporcular, en başarılı iş adamları, yönetici ve liderler bu pozitif geri bildirime hayati önem veriyorlar. Derin İçgörü/Reflection çok önemli Duygusal Zekâ özelliğidir. Bu özelliğe sahip insanların hayattaki başarılı olma şansı olmayanlara nazar çok fazla. Duygusal Zeka ile ilgili Daniel Goleman’ın kitapları çok iyi birer yol göstericidir.
Biz Yalın Düşünce ve Uygulayıcıları olarak Yalın Enstitü yayınlarından “Liderin Planlama ve Uygulama Kılavuzu”nü konu ile ilgili en önemli bir rehber kitap olarak öneriyoruz. Bu kitabı metot kitabı olarak kullanarak “Kişisel Hoshin Planı ve uygulama klavuzunu kendi hayatımıza uyarlamayı öneriyorum.
İlave olarak Viktor Frankl’ın İnsanın Anlam Arayışı kitabını, İkigai “Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırrı” ve Uygulama Kitabını, Ayrıca “Olmak İstediğim İnsan” kitaplarını Rehber olarak öneriyorum.
Bu son satırlarını yazarken sevgili dostum Mehmet Volkan’ın vefatını üzüntü içinde öğrendim. Mehmet Paşaya Dualarınız benim mutlu edecektir.
Yalçın İpbüken