Konya Ziyaretim
13 Temmuz 2022 2022-07-13 14:09Konya Ziyaretim
Konya Ziyaretim
Yalın Enstitü ve şahsım olarak Konya ile uzun zamandır ilgilenmekteyiz. Günü birlik birkaç ziyaretimiz oldu. Torku Başta olmak üzere BüroTime ve diğer bazı kuruluşlarda yalın üretim çalışmalarımız gerçekleşti. Ancak Konya’yı gereği gibi anladığımız söylenemez. Yıl içinde yolumuzun kesiştiği Dr. Kamil Arat ile başlayan e-mail ve telefon görüşmelerimizi yüz yüze yapmayı kararlaştırdık. Dr. Kamil Ahat ile tanışmamız Alman Mesleki ve Teknik Eğitimi konusunda bilgilenmek ihtiyacımızdan doğdu. Dr. Kamil Ahat kısa süre içinde bu bilgiyi hazırladı ve bizimle paylaştı. Bu tanışmamız bugün eriştiğimiz çalışma beraberliğimizin tetikleyicisi oldu. Eşim ile birlikte Konya’ya otomobil ile gitmeyi kararlaştırdık.
Hich Oteli – Türbe Önü – Konya
İstanbul Sarıyer’den Ankara üzerinden Konya’ya aynı gün akşam vardık. Mevlana hazretlerinin Türbe ve Müzesinin hemen arkasındaki Türbe Önü mahallesinde Konya evlerinin yer aldığı mahalledeki “Hıch” oteline yerleştik. Türbe Önünü mahallesinde bulunan birçok eski Konya evinden aslına uygun olarak yenilenen butik otel odamızdan Mevlana Hazretlerinin Türbesi görülüyor. Otelin çok güzel bahçesi konukların sosyalleşmeleri, kahvaltıları ve akşam yemekleri için zevkle hazırlanmış, Çalışanlar işlerini seven becerikli insanlardı.
Dr. Kamil Ahat ve Ailesi.
Kamil ile ailesi ile bu günler içinde beraber olduk. Bizleri tam bir dost olarak ağırladılar. Türbe Önü Mahallesi eski sakinlerinden olan Ahat ailesi ile tanışmak ve birkaç gün beraber olmak büyük mutluluğumuz oldu.
Baba Hüsamettin Ahat, tam bir İstanbul ve Konya Bey efendisi, 1950’de gençlik yıllarını İstanbul, Tepebaşı ve Taksim Muhitinde geçirmiş, 1950’li İstanbul üst düzey muhitinin içinde bulunmuş, zamanın ünlü ünsüz sporcularını, gençlik idollerini, tanıyan, yaşamış, takip eden tüm yaşamını Konya’da yaşayan, Toprak Mahsulleri Ofis emeklisi, spor ve özellikle güreş sporu hakkında tam bilgi sahibi, çok geniş bir anı kitabı, dergi koleksiyonuna sahip. Kitap ve dergi koleksiyonunun tertibi, benim tam zıttım. Ben ne kadar tertip düzen yoksunu isem, Hüsamettin bey tam bir intizam ve düzen aşığı.
Kamil Ahat’ın annesi 40 yıllık Eğitim Emeklisi, İnsanın hiç unutamadığı, zamanımızın özlemini çektiği fedakâr ve asil, örnek cumhuriyet öğretmeni, birçok nesili yetiştirmiş. Konya’nın yerli ailelerinin ilkokul hocası, Rahime Necla Ahat. Eşim Sema İpbüken ile iyi dost oldular, ailece bizleri mutlu ettiler.
Kamil, bize yerel bir rehber belirledi ve bu bayan iki gün boyunca bize eşlik etti. Tarihi ve önemli yerleri onun eşliğinde dolaştık.
İstanbul’dan Konya’ya Otomobil ile yolculuk
Ankara’dan karayolu ile Konya’ya yolculuğumuz tam bir coğrafya keşfi oldu. Muhteşem Konya ovasını baştanbaşa yaz aylarında geçmek çok ayrı bir duygu. Herhalde Alparslan, Romen Diyojen ile Malazgirt ovasında yaz sıcağının benzeri koşullarında karşılaştılar. Anadolu ve bizim coğrafyamızın kaderi tamamen değişti. Alparslan Türk tarihinin en önemli komutan ve liderlerinden birisidir. Askeri ve Yönetim Becerileri sıra dışıdır. 12 Yaşından itibaren Babası Çağrı Beyin çok riskli seferlerine iştirak etmiş, harp sanatını adeta çocukluğundan öğrenmişti.
Konya Ovası- Tarım – Torku
Ankara’dan Konya’ya otomobil ile yolculuk yaptık. Yol boyu Torku’nun ağaçlandırması hemen gözümüze çarpıyor. Torku büyük ve her yönden Konya ve ülkemiz için önemli bir Kooperatif Tarım İşletmesi, sağlıklı yönetimi ve başarısı her bakımdan Konya ve ülkemiz için çok önemli.
Ankara’dan Konya’ya giderken Amerika Birleşik Devletlerin “İncil Kuşağı” diye adlandıkları Orta Batı’ya yıllar önce bir Amerikalı aile ile otomobil yolculuğumuz aklıma geldi. Şikago’dan araç ile Mississippi nehri boyunca yolculuk yaptığımızda yolumuzun üzerinde binlerce kilometrelik geniş tarım alanları aklıma geldi. İowa, İllinois ve Minnesota’dan geçip Dubuque kasabasına gidişimizi ve bir gece konaklamamızı anımsarım.
Bir başka yolculuğu ise New Orleans’tan Mississippi Nehri boyunca kuzeye doğru nehir gemisi yolculuğu yaptık. DevasaTarım alanlarını, aile işletmelerini ve tarım endüstrisinin örneklerini gördük.
Diğer yolculuklarım da ise Tennessee Nashville, Amerikan’ın canlı hayvan, et ve büyük baş endüstrisinin merkezi Kansas’a, Kentucky’e, Georgia uzandı.
Chicago ise, Tarım ürünleri ve tahıl endüstrisinin ana merkezi olarak, tüm dünya tahıl ticaretinin merkezi. Tahıl borsasını ziyaret etme imkânımız oldu.
Her bir karış alan çok verimli bir şekilde değerlendirilmiş, ekilmemiş bir metre kare alan bile bulmak imkânsız. Yol boyunca binlerce tarım yerleşkesinin parçası olarak küçük büyük tahıl silolarını hiç unutamam. Amerikan nüfusunun yüzde 4’ün uğraştığı tarım kuşağının ülke ekonomisi, siyaseti için ne kadar önemli olduğunu konu ile ilgili herkes bilir.
Yine Konya yolunda aklıma yıllar önce bir konferans için gittiğim Rusya’nın güneyinde Krasnodar civarında 100 bin dönümlük Deripaska’nın sahibi olduğu tarım işletmesini hiç unutamam. Bu çiftliği resmen ziyaret etme fırsatını elde ettim. Genel müdüründen çok etkilendim. Rus otomotiv sektöründen transfer edilmişti. Bir kısım yetkili ile görüştüm. Hatta genel müdürü aynı tarihlerde Bursa’da organize ettiğimiz Yalın Enstitü Zirvesine davet ettim.
Nitekim ilgili Genel Müdür Bursa’daki zirveye katıldı ve etkili bir sunum yaptı katılanları etkiledi. Bursa’lı May Tohumu ziyaret etti. Uluslararası nitelikte genel müdür hüviyeti beni çok etkilemişti. Putin’in bu 100 bin dönümlük eski Sovyet işletmesini nasıl Deripaska’ya büyük bir ulus projesi olarak verdiği bilgisi hiç aklımdan çıkmaz.Nitekim klasik Rus tarımını Putin yaptığı bu ve benzeri atılımlarla nasıl bugünkü seviyesine çıktığını, Dünyanın en büyük tarım ürünleri ihracatçısı durumuna yükseldiğini dikkate almak gerekiyor.
Daha o tarihlerde bu tarım işletmesinin dron kullandığını, her bir metrekarenin verimliliğini anında yukarıdan tespit ettiğini, her bir metrekaresinin tam bir modern iktisadi işletme olarak yönetildiğini tespit etmiştim.
İsrail tarımını yerinde öğrenmek için 2015 yılında İsrail’de bir hafta harcadım. Eski bir Ziraat Genel Müdürünün refakatinde 4 gün boyunca İsrail tarımını bütün yönlerini inceledim. Kibbutz sistemi adı verilen Tarım bazlı örgütlenmeleri yerinde inceleme fırsatını buldum.
İsrail ziyaretim ile ilgili hazırladığım yazıyı Yalın Enstitü Sitesinde yayınladım.
Yalın Enstitüler Birliğinin yıllık Amerika Zirve toplantılarında birkaç defa Yalın Tarım İşletmeleri ile oturumlara katıldım, Yalın Tarım kitaplarını temin ettim. Türkiye’ye döndüğümde birçok kişi ile Yalın Tarım konularında temaslarım oldu.
Toyota Otomobil Şirketi, Nagoya bölgesindeki küçük tarım işletmelerine Toyota Üretim Sistemini tarıma uygulamaları maksadı ile destek olmaktadır.
Ukrayna’daki savaş, ülkemiz ve dünya tarımı ve beslenmesi için endüstriyel- modern tarımın ne kadar büyük önemde olduğunu bize yeniden öğretmektedir. Putin’in yıllar önce Rus tarımında yaptığını kendi koşullarımızda büyük atılımın benzerini Konya Ovası için yapmak gerekmektedir. Torku ve benzeri tarım işletmelerinin ülkemiz tarımı besin güvenliği için vazgeçilmez görevleri bulunmaktadır. Torku ortaklık yapısı değişmeden istenilen etkin yapıya ve performansa kavuşturulması önemlidir. Yalın Enstitü olarak bu konuda destek vermeye hazırız.
Büyük şehirlerin etraflarında tarım kuşakları oluşturulması ile ilgili birçok yazı ve makalemiz oldu. İstanbul’un sebze ve meyva ihtiyacını Mersin, Adana gibi uzak coğrafyalara bırakmak yerine İstanbul çevresinde eski zamanlarda olduğu gibi güçlü yeşil tarım kuşakları oluşturmak zorunludur. Aynı derecede önemli şehirli vasıflı ve istedikleri kariyer yollarını bulamayan genç şehirli aileler için hiç kimseden yardım ve destek beklemeden, ümitsizliğe kapılmadan, kolları sıvayıp 4 dönümlük tarim işletmeciliğine soyunmaları hem kendileri hem de ülkemizin sosyolojisi için önemlidir. Gençlerin umutsuzlukla boğuşmaları yerine kendilerinin efendileri olmaları anlamlı tek çıkış yoludur.
Büyük Britanya’dan dünyaya yayılan 1 acre – 4 dönümlük özel tarım alanları politikası dikkatle çalışılmalıdır. Bu yönde çalışmayı üstlenecek genç ailelere bu büyüklükteki tarım alanlarının tahsis edilmesinin, sosyal, ekonomik, politik boyutları mevcuttur. Her coğrafyada 1 acre – 4 dönümlük akıllı aile tarım işletmesinin genç tarım ailesine yeterli ekonomik temeli oluşturabileceği kanıtlanmıştır.
Ziraat ve Tarım ile ilgili okullara öğrenci kabulünde köyden gelenlere avantaj sağlama politikası düşünülmelidir.
Ülkemizin Tarım/Ziraat Fakültesine girişlerde Tarım ve Köy kökenli adaylara avantaj verilmesini öneriyoruz.
Ziraat Fakültelerine öğrenci olacakların, hayatlarını tarım ve köy koşullarında geçirebileceği, zirai ve tarım ürünleri ile ilgili sanayilerde görev alacağını önceden kestirilmesi, söze sadık kalınması ilerde bu okullardan mezun olanların kendi hayatlarında hem mutlu olacakları, hem de ülke ekonomisine ve sosyolojisine önemli katkı sağlayacağı bilinmelidir.
Ziraat ve tarım endüstrisi okulları mezunlarının zaman ve enerjilerini tarım, ziraat ve tarım alanlarında, köy alanlarında geçirmeleri beklenecek, istenecek tutum ve yaklaşım olmalıdır. Masa başından ve şehirden tarım ile konularda görev yapmak doğru sonuçlar doğurmamaktadır. İsrail tarım ve ziraatini etüd etmek yeterlidir.
Micro tarım işletmeleri ile Dev Tarım Kooperatiflerine Birlikte – Torku
Konya ve Havzası, köy ve tarım konusunda yeni politikaların araştırıldığı bölge olmalıdır. Konya Ovası ve Havzasının Su kaynakları özel yasa ile düzenlenmeli ve yönetilmelidir. İklimlerin değiştiği günümüzde insanımızın çok daha dikkatli olması, özel olarak örgütlenmesi gerekmektedir. Mülkiyet ve uygulama dikkatle ele alınmalıdır. Bir taraftan Torku gibi dev kooperatif şirketler mevcudiyetlerini sürdürürken Kooperatif üyeleri “20-30 kişilik veya bir köy olarak” küçük micro tarım işletmesi” şeklinde hayatiyet bulmalıdır. 21.yüzyılın yeni şirket örgütlenme biçimini ifade eden örgütlenmelerin ülkemizde yer alması önemlidir. Köyün ve tarımın sosyolojisini ve ekonomisini ancak bu şekilde sürdürmek mümkün olabilecektir.
En altta Bir köy halkından oluşan veya 20-30 kişilik mikro teşebbüs, en üstte ise dev kooperatif işletmesi, bunun örneklerini bulmak mümkündür.
Besin güvenliğinin en üst düzeye çıktığı günümüzde belki Konya Ovası için özel bir Yasal alan oluşturmak ve burada mal sahibi olan toprak sahiplerini üretim kooperatifleri içinde yer almaları yasal olarak sağlanmalıdır.
Yıllar önce Bursa merkezli May Tohum şirketi ile gerçekleştirdiğimiz Yalın Tarım çalışmalarından da gördüğümüz üzere Yalın Düşünceyi tarıma uyarlandığında endüstride görülen seviyelerde kazanımlar elde etmek mümkün.
Metropolit Belediyelerin Yalın Tarım uygulamalarına yer verdikleri politikalar hem kendilerine hem de temsil ettikleri yönetimlerine büyük kazanımlar sağlayacaklardır.
Yalın Enstitü olarak Büyük Şehirlerin etrafında oluşturulacak Tarım Kuşağının bir den fazla amacı olmasını öneriyoruz.
Dr. Ayperi Okur Anı Kitabı
Geçtiğimiz yıl aramızdan ayrılan Dr. Ayperi Okur anısına yayınladığımız Anı Kitabında Tarım konusunda Dr. Ayperi Okur’un araştırmalarına yer vermiştik.
Bu görüşlerimiz halen geçerliliğini korumaktadır. Bütün bu duygu ve düşünceler ile Konya ovasını baştanbaşa geçtik ve Konya’ya ulaştık.
Çatalhöyük – Dünyanın bilinen ilk yerleşim yeri
Çatalhöyük 9000 yıldan fazla bir zaman önce 3500 ila 8000 kişinin yaşadığı bir yerleşim yeri. Bugünkü Çumra İlçesi, İçeri Çumra Küçükköy’de bulunuyor. Rehber Kitabının yazdığına göre, yoğun nüfuslu tarım topluluğunun geliştirdiği olağanüstü sanat ve mimari anlayışı Çatalhöyük’ü dünyadaki en önemli arkeolojik alanlardan biri haline getirmiştir. Kazı yerinde inşa edilen örnek evleri yerel rehber eşliğinde dolaştık bilgi aldık. Bu alanda yerleşen insanlar her 80 yılda bir mevcut evin üstüne yeni bir kat inşa etmişler, o tarihlerde ortalama ömür 30 yaş civarında. Evlerin içini gezdiğimizde Afrika’da Kenya’da gördüğümüz bazı yerleşimlerden, hatta 19.yüzyıl Manchester şehirli yaşamından daha sağlıklı, daha yaşanır, çok daha sağlıklı çok daha fonksiyonel yapılar. Yol ve kapı pencere yok. Tepeden eve giriliyor. Zamanın koşullarına uygun yapılar oluşmuş.
Kazı alanının hemen bitişiğine çok güzel bir ziyaretçi alanı inşa edilmekte, gelecek yıla hazır olması planlanıyor. Ülkemizin çok önemli bir tarih hazinesi. Mutlaka ziyaret edilmesi gerekli tarihi alanlardan birisi. Rehberimize göre, ülkemizde en başta gezilecek 3 alan varsa, bunlar göbekli tepe, Çatalhöyük, Çanakkale. HerTürk gencinin mutlaka ziyaret etmesi gerekli yerler.
Yörük Köyünü Ziyaret
Yerel rehberimizin tanıdığı bir Yörük Köyünü ziyaret etmek, Yörük aile yaşamını görmek istedik. Uzun bir araba yolculuğundan sonra köye geldik, eski muhtarı ve ailesini evlerinde ziyaret ettik. İkram ettikleri öğle yemeğini yer sofrasında birlikte afiyetle yedik. Eski muhtarın evi ile oğlunun evi aynı bahçe içinde irtibatlı aynı zamanda herkesin evi ayrı. Gelin kaynana kavgası daha az olur diye düşündüm. Eski muhtar çok becerikli ve samimi bir insan. Mizah duygusu çok yüksek. Maddi durumları da iyi. Evdeki televizyon ve diğer tüm elektrikli araçlar mevcut. İşleri güçleri sorduğumda çalışan insanın hayatını sürdürebildiğini, bazı insanların çalışmaktan kaçındıklarını, şikâyet ettiklerini, hayvanları güdecek Afgan çobanların dışında insan bulamadıklarını, kendisinin de hayata çobanlıkla başladığını anlattı.
Yörüklerin geçmişteki ve günümüzdeki hayatları hakkında söyleştik. Teke yarım adası ile olan geçer gezer hayatı anımsadık. Develerin yerini artık motorlu araçların aldığını vs konuştuk. Hoşça vakit geçirdik. Hayatın içinde olduklarını fark ettik.
Konya tam bir Selçuklu Şehri.
Tarihi, mimari yapıları, sosyal yaşamı ile her zaman ilgimi çekmiş olmasına rağmen, tam bilgim oluşmamıştı. Bu sefer bu eksikliği önemli ölçüde giderdiğimi düşünüyorum. Kamil Ahat ve ailesinin ve yerel rehberimizin katkıları büyük. Konya’nın yerel lezzetlerini Kamil ve ailesinin rehberliğinde tattık. Tarihi mekânları, Meram’a iki defa yemek ve bir defa da Kamil ve ailesini ziyaret için gittik. Gerçek Konya Etli Ekmeğini Meram’da yedik. Alaattin Tepesini, diğer önemli tarihi mekânları dolaştık. Saadettin Konevi’nin türbesini eskiden dolaşmıştım.
Konya, Selçuklular, Anadolu’nun Türkleştirilmesi, Alp Arslan, Malazgirt Meydan Savaşı
Anadolu’nun Türkleştirilmesi ve dünya coğrafyasının bugüne gelmesinde Selçukluların büyük önemleri var. Selçuklu tarihi benim yaştakilerin ve diğerlerinin pek bildikleri söylenemez. Tarih derslerinde Malazgirt savaşını öğrendik ve Anadolu’nun Türkleşmesinde ilave bilgiler edindik. Şimdilerde Selçukluyu daha fazla tanır olduk. Televizyon dizilerinin önemini kabul etmek gerekir. Malazgirt’ten sonra Selçuklular Konya’yı aldılar ancak İznik’e doğru hareket ettiler. Amaçları doğrudan İstanbul’u almaktı. Ancak IV. Haçlı seferleri (1204-1261) dolayısiyle İznik’i terk etmek zorunda kalınca Konya’yı Başkent olarak benimsediler. O tarihten itibaren Konya Selçuklu Başkenti oldu. Konya zamanın en önemli kültür varlıklarına ve olaylarına ev sahipliği yaptı.
Selçuklu tarihi orta asya’dan yola çıkarak günümüz İran’ında hâkimiyetini kurması, zamanın Roma’sı/Bizans, Mısır’daki Fatimi’lerle birlikte Dünya’nın bu yöresindeki en önemli Devletlerden birisi oldu. Sünni dünyasının temsilcisi Abbasi Halifeliğinin koruyucusu olarak hem doğuda Mogollar, Karahanlılar ve Gaznelilerle süre giden kavgaları, Selçuklu dünyası içinde Hasan Sabbah ile bitmeyen mücadelesi ve kritik liderlerin erken ölümlerine rağmen dünyasını etkileyen tarihi olaylara, sanat ve kültüre, siyaset ve askerlik dünyasına imzalarını attılar. Anadolu, Irak ve Suriye coğrafyasına yayıldılar. Anadolu Selçuklularının zaman içinde ayrı hayatları oldu. Haçlı orduları ve Bizans ile batıda, Mogollarla doğuda büyük mücadeleler içinde varlığını sürdürdüler. Zamanları dolduğunda, yerlerini Anadolu Beyliklerine ve Osmanlıya bıraktılar. Karaman beyliği ayrı bir gerçek olarak Anadolu Selçukluların karşısına dikildi. Fatih Sultan Mehmet Karaman Beyliğini dize getirmek için büyük toplarını Konya civarına taşıdı.
Konya Panorama Müzesi
Tam bir görsel tarih şöleni. 13.yüz yıl Konya’sını kurgulamak, dönemin yaşayışı hakkında görsel bilgi vermek üzere Konya Büyük Şehir Belediyesi tarafından çok başarılı şekilde kurgulanmış ve uygunlanmış. Selçuklu mimarisini anımsatan bir yapı olmuş. Eşimle müzeyi çok beğendik. Her alanında zaman geçirdik. Konya deyince hemen akla gelen Hz.Mevlana Celalettin Rumi’nin hayatından önemli kesitler görseller eşliğinde anlatılmakta.
Müzenin açık hava bölümünde Konya ve dünya’da mevcut Mevlihanelerin 19 tanesinin küçültülmüş benzerleri sergilenmiş.
Müzenin hiç mekânları birbirinden güzel ve estetik görseller ile donatılmış, Selçuklu Sembolleri ve bilhassa çift başlı Selçuklu Kartalı’nın süslediği keramik ve çini tablo bizleri çok etkiledi. Dönüp dönüp baktık, fotoğrafladık.
Müzenin en alt katında yer alan Galeri’de Hz. Mevlana’nın hayat öyküsü görsellerle anlatılmakta, çok öğretici. Galerideki özürlü bayan ile konuşmamızdan çok etkilendim. Ne kadar da kendisi ve kaderi ile barışıktı. Kendisi ile hasbıhal gerçekten hayat hakkında öğretici bilgiler verdi. Bu bayanın yaptığı güzel sim işçiliği görenleri imrendirmektedir.
Müzenin en üst katındaki Konya yaşamının 13.yüzyıldaki panoraması gerçekten çok öğretici ve etkileyici.
Müzenin diğer mekânı zemindeki Kitap ve hediye satış alanı. Ayrıca önemli bir durak, güzel kitapları ve hediyelik eşyaları sergiliyorlar. Bu alana, çok anlamlı bir reyon konmuş. Keçe imalatı yapan bir bayanın yaparak ortaya koyduğu keçe ürünler kendi başına öğretici. Keçe imalat eden bayan ile bir süre sohbet ettik. Keçe imalatını, mevlevi düşüncesindeki yerini öğrendik. Keçe imal eden kişiye kazandırdıkları hakkında çok öğretici bilgiler aldık. Hatta müsaadesi ile konuşmamızı kaydettik.
13.yüzyıl Konya yaşamını anlatan panorama inanılmaz derecede etkileyici idi. Her Türk vatandaşı ve bilhassa gençlerimizin bu müzeyi görmelerini öneriyorum.
Dinlenme mekânı hakikaten dinlendirici, çok güzel düzenlenmiş, mekânda kanun ile canlı müzik çok dinlendirici.
Konya merkezdeki tarihi mekânlar ise Selçuklu döneminden kalma. Osmanlı eseri pek yok. Osmanlı etkisi pek hissedilmiyor.
Konya önemli bir Anadolu, Selçuklu, Türk şehri, modern belediyecilik anlayışlarını şahsen beğendim. Raylı sistem sağlıklı çalışıyor. Konya’nın etrafı üniversiteler, Organize Sanayi Bölgeleri ile çevrelenmiş. Selçuk Üniversitesi ve Tekno-Kent beni etkiledi. Umarım Yalın Enstitü ile Selçuk Üniversitesi işbirliğini oluştururuz. Bunun, her iki tarafa ve Konya ve sanayisine önemli fayda getireceğinden eminim.
Hızlı Tren çok etkin bir ulaşım aracı olmuş. Mesafeleri ve süreleri büyük ölçüde kısaltmış. İstanbul’dan ve bilhassa Ankara’dan Konya çok kısa zamanda erişilir olmuş. Bir buçuk saatte Ankara’dan Konya’ya ulaşmak gelecekte Konya panoramasını derinden etkileyecek.
Mevlana Türbesi ve Müzesi ve Keçeci Celalettin Berberoğlu– Mistik Yalancı
Konya’ya gelmeden önce Kamil Ahat bana Mevlevi geleneğini daha iyi anlamam için Mistik Yalancı kitabını gönderdi. Kitabı dipnotlarına kadar okudum ve diğer nüshasını önem verdiğim bir arkadaşa verdim. Kitap Sufi ve Mevlevi geleneği çok akıcı ve eğitici üslupla ve çok güzel bir Türkçe ile anlatıyor. Bir çırpıda okudum ve altlarını da çizdim.
Konya’ya geldiğimizde artık kitabın yazarı ile karşılaşmaya hazırdım. Keçeci Celalettin’ini Mevlana Türbesi yakınındaki keçeci dükkânında rehberimiz ve Kamil Ahat ile ziyaret ettik. İki defa karşılaştık. Karşılıklı sohbetimiz sırasında sufilik ve Mevlevilik konusunda aklıma gelen bütün konularda bilgilenme imkânımız oldu. Celalettin Berberoğlu ile sohbet çok keyifli ve çok öğretici idi. Zaman konusunda her ikimizin de pek telaşı yoktu. Bu da konuşmalarımızı çok daha doyurucu seviyeye çıkardı. Günümüz öğretilerini “fast food tarzı öğrenim” olarak vasıfandırması çok hoşuma gitti.
Mevlana Hazretleri Türbe ve Müzesini Ziyaret
Mevlana Türbe ve Müzesini rehber eşliğinde eşim ile birlikte ziyaret ettik. Daha önce de ziyaret ettiğimiz Türbeyi bu sefer rehber eşliğinde ziyaretimiz daha bilinçli ve öğretici oldu.
Müze kısmında Mevlevi tekkesi ve yemek sofrası, yemekçi başı, kiler ve en önemlisi ise Mevleviliğe başvuran adayın 2 gün bekletildiği hücre ve adayın maketi biz yalın düşünürler için çok aşina görüntü verdi.
Bilindiği gibi Toyota Üretim Sisteminin büyük ustası, Tachii Ohno, yeni mühendislere Toyota Üretim Sistemini öğretmek için üretim sahasına götürür ve bir gün müddetle kımıldamadan aynı noktada kalarak üretimi dikkatle takip etmesi ve olası problemleri teşhis etmesini ister, kişinin etrafında tebeşir ile bir daire çizer. Bundan murat kişinin üretim sürecini ne kadar uyum sağlayabildiğini, ne kadar tahammül gösterdiğini, neleri görebildiğini ölçmektir.
Benzeri amacın, Mevlevilikte de yapıldığını hem de çok daha dikkatle yapıldığını görüyoruz. Mevlevi Dervişliğine başvuran gencin daracık bir alanda hiç hareket etmeden iki gün geçirmesi sırasında Mevlevi dervişler kişiyi dikkatle inceler Mevleviliğe uygun olup olmadığı anlamaya çalışırlar, Başvuran kişi ise 2 gün müddetle kıpırdamadan Dergâh hayatını izleyerek bu yeni hayatın kendisine uygun olup olmadığını sınar. Uygun bulunan adayın ayakkabılarının yönü tercih edilmeyenden farklı yöne bakar şekilde bırakılır.
21.yüzyılda hayatın çok hızlandığı, dikkati çeken birçok şeyin kişinin etrafında yer aldığı bir ortamda kişinin dikkatini gönüllü ve kendiliğinden, adeta eforsuz, eldeki iş üzerinde odaklayabilmesi, başlı başına büyük bir sınavdır. Dikkatin biran bile eksildiği ortamda hatasız iş yapmanın mümkün olmadığının bilincinde olmak, hele akış halinde olmak, istenen başarılı ve mutlu iş ortamıdır.
Japonların ve özellikle Toyota’nın düşünsel planda dayandığı Zen anlayışındaki “Ana Odaklanmak” sufiliğin de ana temelidir. Dolayısiyle Türk insanın doğası ile Japon insanın doğası arasındaki benzerlik aykırılıktan daha baskındır. Gerek Keçeci Celalettin Berberoğlu’nün Keçe atölyesinde gerekse Panaroma Müzesinde “Keçe yoğuran” bayanın gerçekleştirdiği de “gönüllü çabadır”, sabır yoğurmaktadır. İşin esası “akış” halinde olmaktır, kendinden geçmektir, egomuzdan uzaklaşmak, adeta eldeki iş ile bütünleşmektir. Günümüzdeki bütün maharet bu akışı, akış halinde olmayı tüm örgütteki insanların, süreçlerin hali haline getirmek tek başına en önemli yönetim becerisi olmaktadır. İnsanları endişe ve korkudan ve kendinden uzaklaştırırken eldeki işe odaklanmayı mümkün kılmak başarılı örgütün ana niteliğidir.
Yalçın ipbüken