Geçen Cuma günü Azerbaycan’dan aldığım davet üzerine kardeş ülke Azerbaycan’a gittim. Bakü Mühendislik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri ve Lean Consult Firması yetkilileri Perviz Hasanov, Nail Tahirov ve Bahruz Azizov tarafından davet edilmiştim. Bu arkadaşlar Azerbaycan’da Yalın Enstitü kurmak için benimle Ocak ayında irtibat kurdular. Uzun bir Skype görüşmesi yaptık. Görüşme sırasında yukarıda ismini bahsettiğim toplantıya davet etmek istediklerini söylediler.

Bu toplantının ev sahipliğini Azerbaycan Petrol ve Sanayi Üniversitesi Rektörü Prof. Mustafa Babanlı ile birlikte yapmışlardı. Toplantı 9 Nisan Pazar günü Kafkas Otelinde gerçekleştirildi. Pazar olmasına rağmen oldukça kalabalık bir izleyici toplantıda hazır bulundu ve büyük bir ilgi gösterdiler. Toplantının açılış panelinde Prof. Mustafa Babanlı, Socar Petrol ve Doğal Gaz şirketi Socar’ın İnsan Kaynakları Direktörü Asif Bakirli, yine Socar’dan Starteji Danışmanı Teymur Aliyev konuşma yaptılar.

Ben kısaca Yalın Düşüncenin Amacı, tarihçesi ve gelişimi ve Azerbaycan’da Yalın Enstitüyü kurabilmek için önerdiğim yol haritasını anlattım. Konuşmam ilgi çekti. Toplantı öncesi ve sonrası Prof. Rektör Mustafa Babanlı ile takip edilecek yol haritası üzerinde durduk. Daha önce Tataristan için hazırladığım dokümanı kendisine ve yukarıda isimlerini verdiğim arkadaşlar ile paylaştım. Gerek Mustafa Babanlı ve gerekse Endüstri Mühendisi arkadaşlarım konuya büyük ilgi gösterdiler ve zaman geçirmeden verdiğim dokümanı dikkatle inceleyeceklerini ve bize geri döneceklerini vaat ettiler.

Toplantıya katılmak için Cuma günü erken saatlerde Bakü’ye THY ile uçtum. Öğlen saatlerinden itibaren beni hava alanında karşılayan arkadaşlar ile birlikte Bakü’yü dolaşmaya ve eski tarihi şehri gezmek için yola çıktık. Hava alanından itibaren Bakü’de Türkiye ve Türk insanın izlerini derhal fark ediyorsunuz. Azerbaycan gerçekten çok dost ve kardeş ülke. Bunu her an her yerde her konuştuğumuz insan ile konuşurken hissediyorsunuz. Bakü yakın zamandaki modernleşme çalışmaları, yeni açılan oteller ve diğer mekânları ve tarihi dokusu, eski şehri ile tam bir turist şehri olmuş. Her yerde Türk, Arap ve Rus Turistlere rastlıyorsunuz. Ayak ve bel ağrılarıma rağmen saatlerce dolaştık. Birçok yerini görme imkânım oldu. Dolaşırken hem etrafa bakınıyor hem de esas amacımız çerçevesinde konuşmalarımıza devam ediyorduk.

Cumartesi günü Bakü Mühendislik Üniversitesine gittik. Burada 3 saat civarında bir toplantı yaptık. Hazırladığım sunumun bir kısmını paylaştım. Onların en çok ilgilendikleri konu, Azerbaycan’da Yalın Enstitüyü nasıl ve hangi koşullarda kurabilecekleri idi. Ayrıca Yalın Enstitü ve Yalın Enstitü Ağına dâhil olmanın yararları ve gerçekleştirmeleri gerekli koşullar ve üstlenmeleri gerekenler üzerinde konuştuk. Kendilerini geniş olarak bilgilendirdim.

Pazar günü Kafkas Oteldeki Toplantıdaki görevimizi yerine getirdikten sonra verilen arada bir taraftan Soccar İnsan Kaynakları Direktörü ve Rektör Prof. Mustafa Babanlı ile konuşurken toplantıya katılan genç endüstri mühendisi bay ve bayan arkadaşların büyük bir ilgi ile sordukları sorulara cevaplar verme imkânım oldu. Hepsinin ortak arzusu Yalın Düşüncenin öğrenilebileceği mahalli koşulların nasıl sağlanabileceği üzerinde yoğunlaşmakta idi. Diğer bir kısım arkadaşın arzusu Türkiye’de staj ve Yalın konusunu çalışarak yaparak nasıl öğrenebilecekleri ile ilgili idi. Nitekim Türkiye’ye gelir gelmez toplantına bulunan bir kısım arkadaşın mailleri ile karşılaştım. Onlara mümkün olan kısa sürede cevaplandırmaya ve isteklerini yerine getirmeye başladım.

Pazar günü öğlenden sonra Bahruz ile Hazar Denizi kıyısında yeni inşa edilmiş alanda baştan sona yürüdük, Azatlık Meydanına gittik. Yaşananları ve Azerbaycan’ın tarihi olayları ile ilgili bilgiler aldım. Daha önceki bilgilerimi tazeledim. Tekrardan eski şehirde yürüdük. Bütün süre zarfında sürekli olarak işimiz ile ilgili sonu gelmeyen soruları cevaplamaya da devam ettim. Heyecanlarını ve öğrenme isteklerini her an hissettiğim bu genç arkadaşlarıma destek olmayı çok arzu ettiğim için ben de aynı heyecan ve istekleri sorularını cevaplamaya gayret ettim. İlave bilgiler verdim. Bu üç gün benim ve onların açısından tam bir bilgilenme ile geçtiğini söylemek isterim. Azerbaycan Yalın Enstitüsünü çok iyi bir yol haritası ile hayata geçirebileceğimize inanıyorum. Umarım bu üç günde konuştuklarımızı gerçekleştirme olanağını bulabiliriz. Kendilerine önerdiğim gelişme modelini bir başka yazımda ele almayı arzu ediyorum.

Pazartesi günü gece kalkacak uçak saatine kadar zamanı değerlendirmek açısından Azerbaycan ile ilgili başka bir merakımı giderme imkânını buldum. Belki bu yazıyı okuyacak arkadaşlarımın bilmeyebileceklerin geçmişteki en önemli uğraşlarımdan birisi de Güreş sporu ile ilgilidir. Bütün yaşamım boyunca spor ek bir ilgi alanım olarak bazen de diğer bütün uğraşlarımın önüne geçmiştir. Bu yüzden büyük sıkıntılarım da olmuştur. Ancak spor yönümden ve spor için harcadığım zaman ve enerjiden hiçbir zaman pişmanlık duymadığımı da belirtmek isterim. Bu kadarlık girişten sonra bir kısa bilgi daha;  ben 1987-98 yıllarında rahmetli Turgut Özal’ın başbakanlığı sırasında Milli Eğitim ve Spor Bakanı Metin Emiroğlu’nun isteği üzerine Güreş Federasyonu Başkanlığını yaptım. Beni bu göreve getirmelerinin sebebini ise, 1975-82 yılları arasında Tofaş Spor Kulübü Başkanı olarak kurduğumuz Serbest Güreş takımının Türkiye’nin en faal Kulübü olması, Türkiye’de ilk defa bir Türk Takımının Avrupa Kulüpler Şampiyonluğunu Serbest Güreş’te kazanmış olması ve zamanın milli takımlarına en çok sporcuyu bizim kulübümüzün vermiş olması idi.

Uzun bir giriş yaptıktan sonra, Azerbaycan’da kalan son birkaç saatimi de Azerbaycan Güreş Sporuna ayırdım. Son zamanlarda Azerbaycan Güreş başta olmak üzere uzak doğu sporları dediğimiz mücadele sporlarında Olimpiyat, Dünya, Avrupa Şampiyonalarında büyük başarılar elde ediyordu. Nüfus olarak Türkiye’nin onda biri olan bu ülke bizden daha fazla madalya çıkarıyordu. Bunun sebebini merak ettim.

Türkiye’den tanıdıklar vasıtası ile tanıştığım Azerbaycan Greko Romen Genç Takım Antrenörü Şaban Donat’ı buldum ve onunla Azerbaycan’ın Güreş faaliyetlerinde kullandığı en yeni ve en modern Güreş Antrenman Salonuna gittik. 14 güreş minderinin bulunduğu, iki tanesi 4 güreş minderli, 1 tanesi de 6 güreş minderli dev antrenman salonu yeni hizmete girmiş. Aynı anda hem bayan güreşçiler, hem de erkek Greko ve Serbest Milli Güreş Takımları yaklaşık 100 civarında sporcu çalışmalarını sürdürebiliyor. Araları perdelerle ayrıldığı için kimse diğerini göremiyor ve yapılan çalışmaları izleyemiyor.

Salonda ayrı ayrı birkaç tane en son model sauna, kondisyon salonları, ağırlık çalışma merkezleri, tedavi merkezleri, soyunma giyinme odaları bulunuyor. Her bir branşın tam zamanlı doktoru, fiziko terapisti, masörü bulunuyor. Bu dev ve ultra modern Salonu gezdikten sonra eskiden faaliyet gösterilen güreş Salonuna gittik. Orada gençler, yıldızlar ve minikler çalışıyorlardı.

Antrenör ve idarecileri ve en sonunda da Güreş Federasyonu İkinci başkanı ile tanıştık, konuştuk. Cumhurbaşkanı İham Aliyev aynı zamanda Azerbaycan Olimpiyat Komitesi Başkanlığını sürdürdüğünü, Olimpiyatlarda en başarılı olan branşların sorumluluğunu çeşitli bakanlıklar arasında dağıttığını öğrendim. Güreş’in sorumlusunun Maliye Bakanı olması dikkatimi çekti.  Sayın Aliyev Olimpiyat Madalyasının ülke içindeki ve dışındaki önemini çok iyi bildiği için en çok madalya umudu olan branşları en güvendiği en yetkili kurum ve kişilere emanet etmiş ve onlardan yüksek performans istemiş ve almış.

Azerbaycan ile ilgili kısa ziyaretimin notlarını bu şekilde sizlerle paylaşmayı arzu ettim. Umarım ilginizi çeker.

Aşağıda yolculuğum ve ziyaretim ile ilgili fotoğrafları bulacaksınız.

Selamlar

Yalçın İpbüken

Başkan

Yalın Enstitü