TÜRKİYE CUMHURİYETİ 102 YAŞINDA
Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yılını kutluyoruz!
Türkiye Cumhuriyeti, biz vatandaşlarına kutlu olsun! Cumhuriyetimizin kuruluşu, milletimizin uzun tarihi içinde yıldızının yeniden parladığı yeni ve parlak bir dönemin de başlangıcıdır. Her başlangıç gibi, Cumhuriyetimiz de çok büyük zorluklarla, bilinmeyenlerle, iç ve dış dayatmalarla başa çıkmak zorundaydı. Tarihimizi, hele yakın tarihimizi ve coğrafyamızı iyi bilmek her sorumlu yurttaşın görevidir.
Cumhuriyet beraberinde “muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma” idealini getirmiştir. Bu yalnızca bir yönetim biçimi değişikliği değil, aynı zamanda ulus olarak çağdaş uygarlığın da ötesine geçme ülküsünün benimsendiği bir anlayıştır.
Yepyeni bir dünya tasavvurunu oluşturmanın zorluklarını doğru değerlendirmeliyiz. Cumhuriyeti kuranların karşılaştıkları güçlükleri daha çok takdir etmeliyiz. Çünkü çağdaş uygarlık tasavvuru büyük bir idealdir, sürekli ilerlemeyi ve zorlukları aşmayı gerektirir.
Cumhuriyetimizin ilk yüzyılında bu idealler doğrultusunda çok önemli kazanımlar sağladık. Bunun için mutlu ve gururlu olmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün geldiği noktayı, içinde bulunduğumuz ve yakın çevremizdeki coğrafya ile karşılaştırarak daha iyi anlayabiliriz. Bu tür karşılaştırmalar anlamlı ve sağlıklı bir durum tespiti için gereklidir. Okullarımızda, özellikle yükseköğretimin ilk yılında mukayeseli tarih ve coğrafya dersleri mutlaka okutulmalıdır.
Dünyanın en zorlu coğrafyasında, adeta bir Sırat Köprüsü’nde yaşayan bizlerin hem coşkulu hem de dikkatli, öngörülü olmaları gerekiyor. Tarih boyunca böyleydi, böyle olmaya da devam edecek.
Karamsar olmak hiçbir fayda getirmez. Karamsarlık, insanın geleceğini karartmaktan başka bir işe yaramaz. Benim önerim, geleceğe olumlu ve temkinli bir iyimserlikle bakmak ve kendimize, geleceğimize fırsat vermek olacaktır.
1940 yılında mütevazı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğimde dünya, İkinci Dünya Savaşı’nın dehşetini yaşıyordu. Türkiye Cumhuriyeti, başarılı bir yönetim anlayışı sayesinde bu büyük savaşın yıkımından uzak kalmayı başardı. Çevremizdeki ülkeler harbin dehşetini yaşarken, ülkemizde barış hâkimdi. O dönemin yoklukları içinde dahi yaşanılan bu huzur, o yılları yaşayanlar tarafından sonradan daha iyi anlaşılmıştır.
Bugün yanı başımızda Gazzeli, Lübnanlı, Ukraynalı çocukların yaşadıkları acılara tanık olurken, geçmişteki barış dönemlerini şükranla anıyoruz. 1940’ları takip eden her on yılda ülkemizin karşılaştığı siyasi ve ekonomik dayatmalar bizi zorlasa da, beraberinde yeni olanakları da getirdi.
Şimdi 85 yaşındayım ve hâlâ bu satırları kaleme alacak kadar umutluyum; kendim ve ülkem adına hayaller kuruyorum.
Sağlıklıysak ve hele sevdiklerimizle birlikte yaşıyorsak, bunun için her gün şükretmeliyiz. Bizler kadar şanslı olmayan vatandaşlarımıza sabır, metanet ve iyilik dilemeliyiz. Eğer elimizden bir şey gelmiyorsa bile, gençlere, yaşlılara ve zorluk içindekilere sevgi, şefkat ve ilgi göstermeliyiz. Şükran duygusu, inançlarımız ne olursa olsun, en güçlü duygulardan biridir. Cumhuriyetimizin bütün eksik ve kusurlarına rağmen, geleceğe umutla bakmak hepimizi iyileştirir, daha dirençli kılar.
Cumhuriyetimizin ilk yüzyılında gerçekleşen büyük kazanımlarla mutlu olalım, kendimizi, insanlarımızı ve ulusumuzu yürekten kutlayalım!
Yalın Düşünce, geçmişte yaşananları suçlamadan ve kişilerden bağımsız olarak değerlendirmeyi önemser. Geçmişin olaylarından bugün ve gelecek için dersler çıkarabilmek, olgun toplumların göstergesidir. Geçmiş geçmiştir. Ama bugün ve yarın, yepyeni umutlarla dolu olabilir. Ben bunu defalarca yaşadım.
Peki, nasıl bir ikinci yüzyıl hayalimiz var?
Bu hayalin temellerini şahsen 2002 yılında attım. Hatırlatmak isterim ki 2001 yılı, ülkemizin en karanlık dönemlerinden biriydi. Türkiye ekonomik ve siyasi olarak büyük bir krizin içindeydi. Ben ise, 30 yıl boyunca görev yaptığım Koç Topluluğu’ndan emekli olup, mütevazı bir başlangıçla İpbüken Danışmanlık ve Eğitim şirketimi kurmuştum.
O günlerde tahmin etmediğim kadar yeni kapılar açıldı. Hayatın sürprizlerine bir kez daha şahit oldum ve geleceğe inancımı tazeledim.
2001 yılında “Birey Yurttaş Eğitimi” tasarımı için yola çıktım. Genç bir eğitim tasarımcısı olan Esra Cebeci ile, bir yıldan uzun süre üzerinde çalıştığımız “Birey Yurttaş Eğitici ve Katılımcı Eğitimi Kitabı” içinde yer alan **“21. Yüzyıl Türkiye Ortak Vizyonu” **nu sizlerle paylaşmak istiyorum.
BİREY YURTTAŞ EĞİTİMİ – 21. YÜZYIL ORTAK VİZYONU
21.Yüzyılda, bireylerin ekonomik ve diğer temel konularda özgürce seçim yapabildiği; kendisinin ve ailesinin yaşamını güvence altına alabildiği; çağdaş hak ve sorumlulukları benimsemiş, birlik ve beraberlik duygusuna sahip yurttaşların yaşadığı bir Türkiye idealimizdir.
İnsanlarımızın güvenli binalarda, çağdaş şehirlerde ve kırsalda huzur içinde yaşadığı; geçmişi ve gelenekleriyle barış içinde olduğu, içte ve dışta güvenliğini sağlamış; temel hak ve özgürlükleri eksiksiz bir şekilde yaşayan ve yaşatan bir ülke hedefliyoruz. Hoşgörülü ve etkin vatandaşlarımızın birbirine, doğaya ve kültürel mirasına saygıyla yaklaştığı bu Türkiye, hepimizin ortak umududur.
Bu vizyonu paylaştığım bir bilge yurttaş, “85 milyon Türk vatandaşı bunu tereddütsüz imzalar” dedi. Bu ifadeden cesaret alarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin 102. yılında bu vizyonu tekrar paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.
Her vizyon belgesinde olduğu gibi, bu vizyona inanan milyonlar olmayabilir. Ama bu vizyona yürekten bağlı, harekete geçen, örnek bir Cumhuriyet yurttaşı olmayı seçen her birey, bu ülkenin geleceğini inşa edecek kıvılcım olacaktır.
Nasıl bir Türkiye’de yaşamak, çocuklarımıza nasıl bir Türkiye bırakmak istiyoruz?
Bu sorular, bugünkü adımlarımıza yön vermeli.
Çünkü bugün içinde bulunduğumuz yüzyıl, geçmişten çok daha karmaşık ve çeşitli tehditlerle dolu. Daha yaşanabilir bir Türkiye Cumhuriyeti için, her birimizin aktif, bilinçli ve sorumluluk sahibi bireyler olması gerekiyor.
Cumhuriyetimizin 102. yılını yürekten kutluyor, daha iyi bir gelecek için el birliğiyle çalışmamız gerektiğini bir kez daha vurguluyorum.
Cumhuriyet ile aydınlanan bu yolda, aynı vizyon altında birleşerek nice yüzyıllara birlikte yürümek dileğiyle!
Yalçın İpbüken
Yalın Enstitü Başkanı
İlgili Yazılar
Makale Ara
Kategoriler
- A3 (2)
- Çekme Sistemi (3)
- Değer Akış Haritalama (15)
- Duyurular & Basından Haberler (143)
- Genel (1)
- Genel Yazılar (419)
- Görsel Yönetim (6)
- Günlük Yönetim (6)
- İnovasyon (10)
- İşbaşı Eğitim (1)
- Kişisel Gelişim (16)
- Online Söyleşi (13)
- Satış ve Pazarlama (39)
- Strateji (25)
- Vaka Analizi (13)
- Yalın Dijital (10)
- Yalın Enerji (2)
- Yalın Finans ve Muhasebe (9)
- Yalın Girişim (3)
- Yalın Hastane (21)
- Yalın İK (4)
- Yalın İnşaat (14)
- Yalın Tarım (6)
- Yalın Tedarik Zinciri & Depo Yönetimi (8)
- Yalın Teknikler (45)
- Yalın Uygulamalar (84)
- Yeni Ürün Geliştirme (9)
- Yönetim ve Liderlik (41)
Son Eklenenler