Yalın Yönetim ile Türkiye’nin Gelişmesine Yardımcı Olmak
12 Ekim 2018 2022-02-17 10:19Yalın Yönetim ile Türkiye’nin Gelişmesine Yardımcı Olmak
Yalın Yönetim ile Türkiye’nin Gelişmesine Yardımcı Olmak
TANITIM: Yalın Enstitü Türkiye’nin, Türkiye ve ötesinde yalın yönetimi yayma çalışmaları hakkında bilgi edinmek için İstanbul’u ziyaret ettik. Enstitünün başkanı ile gerçekleşen sohbetimiz;
Roberto Priolo: Beni bu hafta misafir ettiğin için teşekkür ederim Yalçın. Türkiye’de yalın dönüşümü destekleyen enstitünün çalışmaları tarafından etkilendiğimi söylemeliyim. Geçmişini de göz önünde bulundurunca organizasyonlarda yalın öğrenimi ön planda tutman beni şaşırtmıyor. Bu konu hakkında biraz bahsedebilir misin?
Yalçın İpbüken: Doğru söylüyorsun, bilginin paylaşımı işimin her zaman önemli bir parçası olmuştur. 2002 yılında Yalın Enstitü Türkiye’yi kurdum fakat organizasyonel öğrenim ve iyileştirme ile çok daha uzun süredir ilgileniyorum. Örneğin 1998’de, Türkçeye çevirdiğimiz Dünyayı Değiştiren Makine’yi okuduktan beş yıl sonra, ilk Yalın Zirve’yi organize ettim.
Kariyerim boyunca birçok eğitim materyali ve programı geliştirdim. Örneğin Koç Üniversitesi aracılığıyla eski Sovyet bloğunda yer alan ülkelerin bulundukları bölgedeki ticareti ve kara taşımacılığını geliştirmeleri için İngilizce bir eğitim hazırladım. Sonrasında katılımcıları için Birinci Sınıf Örnek olarak anılan bu proje ABD Dışişleri Başkanlığı ve Dünya Bankası tarafından desteklenmişti. Aynı dönemde kâr amacı gütmeyen Türk kuruluşlar için Birey Yurttaş adında bir eğitim materyali hazırladım. Kişisel gelişime ve öğrenmeye odaklanan Yalın yönetim benim için her zaman ilk tercih oldu.
RP: Yalın ve iş dünyası gelişimindeki ilk bilgilerin Koç Holding’de gelişti. Orada nasıl işler yaptın?
Yİ: Koç holding merkezinde geçirdiğim 10 sene boyunca Koç topluluğu şirketlerinde verimliliği geliştirmeye odaklanan projeleri yönettik. Üretimde verimlilik üzerine Organizasyon ve Metot Koordinatörü olarak hizmet verdim. Topluluğun şirketleri, tedarikçileri ve bayilerine danışmanlık ve eğitim ihtiyaçlarını merkezden veya merkezden temin ettiğimiz kaynaklardan karşıladık. Yeni fikirler ve trendler için yapılan araştırmaları gerçekleştirdik.
Koç Holding’in insan kaynakları politikalarının gelişimine katkıda bulunduk. Yalın Enstitü Türkiye olarak insankaynaklarına hala büyük ilgi gösteriyoruz, öyle ki ilk Yalın İK Zirvemizi 3 Aralık’ta organize ediyoruz.
RP: Koç Holdinge katılmadan önce Türkiye’nin ilk seri araç üretimini yapan TOFAŞ’ta çalıştın. Orada neler yaptın?
Yİ: Şirketin ilk Kişisel ve Endüstriyel İlişkiler Yöneticisi olarak Koç Holdingin de ortağı olduğu TOFAŞ’ta 12 yıl çalıştım. Politik ve ekonomik belirsizliğin olduğu o dönemde organizasyon içerisindeki ilişkileri kuvvetlendirmek adına birçok şey öğrendim. Sporun insanları bir araya getirdiğin farkına vardıktan sonra TOFAŞ Spor Kulübü başkanı olarak basketbol ve güreş takımlarını kurdum.
RP: Yalın Enstitü Türkiye’nin çalışmaları hakkında biraz daha bahsedebilir misin?
Yİ: Geçtiğimiz 16 yıl boyunca 400 yalın dönüşümü destekledik, 23 kitap çevirdik ve Türk ve küresel yalın toplulukların faydalanması için sayısız etkinlik düzenledik. Takım Liderliği programımıza binden fazla insan katıldı ve 2010 yılından beri Japonya’da düzenlediğimiz 11 Study Mission’dan yüzden fazla şirketten 262 katılımcının yararlanmasını sağladık. Ayrıca sürdürdüğümüz araştırmalar da bulunmakta. MIT’de doktora yapan Dr. Ayperi Okur’a bu konuda sağladığı destek için ayrıca teşekkür ederim.
26 tecrübeli yalın danışmanımız madencilikten üretime, hizmetten sağlığa hemen her sektörde aktif olarak çalışıyor. LGN’deki paydaşlarımız gibi biz de “yaparak öğrenmeye” inanıyoruz. Tam da bu nedenden dolayı yalını öğretme yaklaşımımız, sahada işi gerçekleştirecek olan insanlara gerekli yeteneklerin aktarımı üzerine temelleniyor.
Şu anda iş dünyasının %82’si Türkiye’nin batısında İstanbul ve Bursa etrafında yoğunlaşmış durumda. Ancak ülke genelinde aktif olmak istiyoruz ve bunu gerçekleştirmek için yerel ortaklarla ilişki kurmamız gerekiyor, her yerde. Kuruluşumuzu yaymamız gereken en az 10 sanayi şehri bulunuyor! Hedefimiz sadece birkaç şirketi değil bütün ülkeyi yalınlaştırmak. KOBİ’lerin değişimde katalizör etki yaratacaklarına olan inancımızdan dolayı onlarla çalışarak ve yalını okullarda öğreterek bu hedefimize ulaşacağız (Resmi desteklerin belli bir derecede var olduğunu kanıtlayan TURQUALİTY devlet destekli programlar için güzel bir örnek teşkil ediyor).
RP: Sence yalın düşünce, özellikle şimdiki gibi zor zamanlarda, Türkiye’ye nasıl yardımcı olabilir?
Yİ: Liranın gördüğü değer kaybının birçok işletmeyi ve tüketiciyi etkilemesi ile Türk ekonomisinin zor zamanlar geçirdiğinden şüphe yok. Fakat ihracat odaklı şirketler iyi durumdalar ve yalının da fırtınada güvenli bir liman rolünü üstlenmesi görmek bizleri cesaretlendiriyor. Özellikle uzun vadeli tahminlerimizin gerçekleşeceğini her seferde görüyoruz: yalın yönetim sistemi ile desteklenen güçlü bir liderlik rekabetçi ve esnek organizasyonları doğuruyor Bunu desteklemek adına aile şirketlerini ve nesilden nesile nasıl geliştirebileceğimiz üzerine çalışmalar yapıyoruz. Bu nedenle önümüzdeki aylarda daha fazla iş alacağımızı düşünüyoruz.
Günümüzde yalın düşünce Türk endüstrisinin her alanında rastlamak mümkün ve üniversiteler de yalını müfredatlarına dahil etmeye başladılar. Fakat bu yeterli değil, yalın ürün geliştirmeye de odaklanmamız gerekiyor. Yurtdışından satın almak yerine Türkiye’nin kendi patentlerini üretmesi lazım. Yeni ürünler geliştirmek için gereken süreyi de kısaltmamız lazım. Bu nedenle Traverse City’de düzenlenen LPPD konferansına enstitüden yedi kişi ile katıldık. Yalının sadece üretimle alakalı olduğunu düşünmek yalnızca zaman aşımına uğramış bir görüş değil, aynı zamanda da tehlikeli.
RP: Önümüzdeki yıllarda Türk ekonomisinde sence hangi sektörler yalını keşfedecekler?
Yİ: Belirttiğim gibi, yalın otomotiv endüstrisinde olgunlaşmış durumda (hatta orijinal malzeme üreticileri (OEM) birinci ve ikinci aşama tedarikçilerini oluşturmaya başladılar bile). Savunma ve havacılık sanayisi için ürün geliştirmenin önemli olacağını düşünüyorum. Bu da yalının mühendislik uygulamalarına yatırım yapmak için başka bir sebep.
Zorlu geçen birkaç yılın ardından turizm de Türkiye’de tekrardan bir yükseliş var. Otel ve restoranların yalın için büyük fırsatları temsil ettiğini düşünüyorum. Özellikle İndiana’daki yalın çiftliğini duyduktan sonra tarımın da yükseleceğini umuyorum (Türklerin %35’inden fazlası hala kırsal bölgelerde yaşıyorlar).
Türk hükümeti sağlığa ciddi yatırımlarda bulunuyor ve Türkiye’nin yüksek kalitede, karşılanabilir tedavi bekleyen insanlar için istikamet noktası haline geleceğini düşünüyorum. Sağlık sistemimiz sonsuza kadar sürdürülebilir olmayacağından bu durum yalın hareket için başka bir büyük fırsatı temsil ediyor.
RP: Yalın Enstitü Türkiye Yalın Küresel Ağı’nın yeni üye alımlarında kilit bir rol üstlendi. Tecrübelerini aktarır mısın?
Yİ: Çok faydalı oldu. Farklı kültürlere, dinlere ve geçmişlere sahip insanlarla uzun zamandır çalışıyorum. Bu tecrübelerin Rusya, Bulgaristan ve Ukrayna’daki LGN-daşlarımıza sağladığımız yardımlarda büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Yalın ağın Rusya, Orta Doğu ve Orta Asya’daki yayılımının sorumlusu biziz ve bu görevi ciddiye alıyoruz. Şahsi kanaatimce yalın düşünceyi yaymamız gereken sıradaki ülkeler Mısır ve Suudi Arabistan olmalı.
RP: Yalın Küresel Ağı dünya üzerinde daha iyi bir etki bırakmak adına ne yapabilir?
Yİ: Dünyanın çok fazla uzmanlığa sahip olmayan bölgelerindeki yalın düşünürlere ulaşmaya devam etmeliyiz. Bunu gerçekleştirmek adına, başlangıç aşamasında birçok zorluk olduğundan ötürü, bizim gibi tecrübeli enstitüler yeni başlamış enstitülere yardım sağlamaya devam etmeli. LGN’ye insanlar sürekli katılıyor (son dönemde Ukraynalı arkadaşlarımızı getirdik ve onlara koçluk yaptık) ve başlangıç aşamasında katılanlara yardımcı olursak cemiyet olarak daha güçlü oluruz.
Sonraki yalın düşünür neslini geliştirmek istiyorsak tüm dünyada akademi ile de daha sıkı ilişkiler içerisine girmemiz lazım. Bunların yanı sıra görevimizin bir parçası olarak gelişmekte olan ülkeleri daha fazla desteklememiz lazım. Bunu yapmak içinse para kaynaklarını geliştirmek gerekiyor. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler gibi organizasyonlara ulaşmamız gerektiğini düşünüyorum.
Konuk
Yalçın İpbüken
Yalın Enstitü Türkiye Başkanı
Çeviren: Mehmet Talha Kurt