Yalın Yolculuk Ne Kazandırır?
7 Haziran 2012 2012-06-07 14:50Yalın Yolculuk Ne Kazandırır?
Yalın Yolculuk Ne Kazandırır?
Günümüzde şirketlerin artan rekabet koşulları altında ayakta durabilmek, öne çıkabilmek adına sürekli bir arayış içinde olduklarını görüyoruz. Bir çok yeni şirket yeni umutlarla piyasaya atılırken, bir çoğu da bizler fark etmeden yok olup gidiyor. Üstelik bunların bir kısmı bir zamanların en güçlü, en başarılı diye addedilen şirketleri. Bu yok olan veya rekabette geriye düşen şirketlerden biri olmamak için veya mevcut rekabet güçlerini daha da artırabilmek için, şirketlerin yeni yaklaşımları ardı ardına denemelerini, bunları bir kurtarıcı olarak görmelerini pek de yadırgamamak gerekir. Toplam Kalite Yönetimi, 6 Sigma, CRM, Mor İnek, TPM peşine düştüğümüz, çok şey beklediğimiz bu yaklaşımlardan sadece birkaçı. Üstelik bunlardan herhangi birini uygulamaya karar verip, sonuna kadar da dayanamıyoruz, çevremizde daha popüler, daha yeni, daha iyi reklamı yapılmış bir sistemi duyduğumuzda eski sistemi rafa kaldırıp yenisinin peşinden koşuyoruz.
Aslında başarıyı getirecek reçeteyi belki yanlış yerde arıyoruz ve belki de gözümüzün önünde duran gerçekleri fark etmek o kadar da zor değil. Başarıya giden yolun başında operasyonel süreçlerimizi iyileştirmek, israflarından arındırmak ve yerine getirdiğimiz her faaliyeti mükemmelleştirmek adına sürekli çaba göstermek yatmaktadır. Üstelik bu basit reçete sadece bugün için değil dün de geçerliydi yarın da geçerli olacak. Peki bu reçeteyi esas alan ve başarısı kanıtlanmış bir sistem var mı diye soracak olursanız, evet bunun adı "Yalın Üretim Sistemi" dir deriz.
Bu sistemin yerini aldığı Kitle Üretim sistemi ile temel farkını açıklayacak olursak şunu söyleyebiliriz. Kitle üretim sistemi üretici açısından neyin iyi (veya verimli) olduğunu bulmaya çalışır, oysa Yalın Üretim sisteminin başlangıç noktası nihai müşteri / son kullanıcıdır. Müşteri açısından neyin değer yarattığını belirlemeye çalışır ve bu değeri hiç israf yaratmadan hızla üretmeye odaklanır. Dolayısıyla yaratılan, ortaya çıkan değer, ister mal ister hizmet üretiyor olalım, Kitle Üretim Sistemindeki gibi üreticinin tasarladığı, ürettiği ve müşteriye zorla satmaya çalıştığı suni değer değildir, gerçekten müşterinin talep ettiği, onun ihtiyaçlarını tam olarak ve zamanında karşılayan gerçek değerdir.
Bu sistemi dünyada en iyi uygulayan firma hangisidir derseniz herkesin vereceği tek cevap vardır. Bu sistemin yaratıldığı yer olan Toyota, halen hem elde ettiği performans göstergeleri, hem de iş sonuçları açısından rakiplerinin önündedir. Dünyadaki toplam Pazar payına bakıldığında, 1950'lerde adından hiç bahsedilmeyen Toyota, sürekli yükselişini bu güne kadar sürdürmüş ve 2. sıraya kadar çıkmıştır. Hedefi 2010'dan önce 1 numara olmaktır. Rakipleri ise Toyata'nın bu sisteminin başarısını kabul etmişler ve her biri bu sistemi kendilerine adapte ederek kopyalamaya çalışmışlardır. Bugün sadece Otomotiv sektöründe değil, hatta sadece üretim alanında değil, hizmet sektöründe de, kamusal alanlarda da bir çok başarılı Yalın Üretim uygulamalarına rastlamak mümkündür. Ülkemizde de bu örneklerin sayısının artması bizleri gelecek adına ümitlendirmektedir. İsterseniz önce yurtdışından ardından da ülkemizden başarılı iki yalın uygulamada elde edilen sonuçları ve kazanımları birlikte inceleyelim.
Boing'in jet motoru tedarikçilerinden biri olan bu şirket, ABD'deki ilk büyük boyutlu ve başarılı Yalın Üretim uygulamalarından birini gerçekleştirmiştir. 1991 yılında YÜ çalışmalarını yaygınlaştırmaya başlayan bu şirketin içine girdiği finansal darboğazdan çıkabilmesi de başarıyla gerçekleştirebildiği bu çalışmaya bağlıdır. Daha önce tamamen Kitle Üretim sisteminin gereklerine göre hareket eden bu şirket, jet motorunda kullanılan türbinlerin üretimini ancak 250'şerli partiler halinde ekonomik olarak gerçekleştirebiliyordu. Ürünlerin partiler halinde prosesler arasında ve yarı mamul hali ile stoklandığı ASRS (Automatic Storage and Retrieval System – Otomatik stoklama ve dağıtım sistemi) deposu arasında hareket ettirilmesi için ise AGV adı verilen (Automated Guided Vehicle – Otomatik Kontrollü Araçlar) taşıyıcılar ile hareket ettiriliyordu. Bu şekilde çalışan üretimi izleyen birinin kullanılan teknolojiye ve otomasyona hayran kalmaması mümkün değildi. Ancak Yalın Üretim gözü ile değerlendirildiğinde bu taşımaların ve stokların değer yaratmadığı söylemek mümkündür. O dönemde bunun ardında yatan temel sebep, proseslerden birinde 8 saate varan kalıp değiştirme süresi idi. Ekonomik olabilmesi açısından bu partilerle üretimi akıtmaya çalıştığınızda hammadden bitmiş ürüne geçen süre de 10 günü buluyordu. Değişken ve acil müşteri taleplerini karşılayabilmek ise bu yapıyla mümkün değildi. İlk yapılan çalışma darboğaz yaratan bu operasyondaki kalıp değiştirme süresinin SMED adını verdiğimiz (Single Minute Exchange of Dies- Tekli dakikalarda kalıp değiştirme) tekniğin kullanımı ile radikal bir şekilde 1.5 dakika mertebesine indirmekti. Bunu başaran şirket çalışanları, parti büyüklüğünü de 1'e indirebilme imkanını yakaladılar. Bunun sonucunda tezgahlar tek parça akışa imkan verecek şekilde yeniden düzenlendi ve toplam üretim akış süresi 10 günden 75 dakikaya düştü. Tüm bunların türbin üretim maliyetine etkisi ise % 50 mertebesinde oldu. Sadece bu örnek bile Yalın Üretim yaklaşımının ne kadar radikal değişimlere yol açabileceğinin önemli bir göstergesi.
İkinci örneğimiz ise ülkemizde sektörünün önde gelen bir ana sanayi firmasında son 1.5 yılda gerçekleştirilenler. Bilgilerin gizliliği açısından firmanın adını veremiyoruz. İçinde bulunduğu finansal sıkıntılarla geleceği çok da parlak görmeyen şirket, üst yönetiminin kararı ile Yalın Yolculuğa bundan 1.5 yıl önce başladı. Genel bir bilgilenme eğitiminin ardından kurulan bir ekip ile çalışmalar Value Stream Mapping (Değer Akış Haritalandırma) adını verdiğimiz bir Yalın Üretim metodunun uygulaması ile başladı. Yüksek entegrasyon seviyesine ve geniş bir makina parkına sahip olan şirkette önce nihai ürünü oluşturan her bir ana komplenin üretim aşamaları, ilk operasyondan son operasyona kadar analiz edildi ve üretim akış süreleri her bir üretim kolu üstünde hesaplandı. Sonuç bizler için beklenen ancak firma çalışanları açısından şaşırtıcı idi. Satın alınan malzemenin üstünde ilk operasyonun yapılması ile ürünün tamamlanması arasında geçen süre 120 günün üstünde çıkmıştı. Sadece bu rakam bile şirket içindeki yarı mamul stoklarının ne boyutta olduğunu ve şirkete nasıl bir
finansal yük getirdiğini göstermekteydi. Bu yüksek stokların iki görünür sebebi vardı. İlki kitle üretim sisteminin mantığına göre proses adacıkları şeklinde oluşturulmuş ve ürün akışının göz ardı edildiği yerleşim planı idi. İkincisi ise set-up süreleri o kadar yüksek olmamasına rağmen çalışanların büyük partiler halinde üretimin daha ekonomik olduğuna inanmaları ve düşük stok seviyeleri ile çalışmayı çok riskli bulmaları idi. Yapılan çalışmalardan yerleşim planının yeniden düzenlenmesi, üretimin talep temposuna göre ayarlanması, işyükünün dengelenmesi, çalışma alanının düzenlenmesi ve hepsinden önemlisi çalışanların yalın üretim sistemine inanmalarının sağlanması ile şirket kısa süre içinde görenlerin takdir ettiği bir değişimi gerçekleştirebildi. Yapılan çalışmaların sonuçlarına baktığımızda ürün akış süresi %60 oranında kısaltılabildi, bir çok boş alan açığa çıktı ve çalışan verimliliği %40 oranında arttı. Böylece artan müşteri talepleri yeni eleman istihdamı yapılmadan karşılanabildi. Pek tabii ki yapılması gereken daha pek çok şey var. Ancak ülkemizdeki bu örnek de yurtdışındaki pek çok benzeri gibi Yalın Yolculuğa çıkmaya karar veren şirketleri yolda hangi ganimetlerin beklediğini göstermektedir. Peki siz ne zaman hazine avına çıkmayı düşünüyorsunuz?
Nezih Soydan
{2004}