Einstein’ın onlarca yıl, Mevlana’nın yüzlerce yıl önce söylediği gibi, “aynı şeyleri yaparak farklı sonuç elde edemezsiniz”

Son on – yirmi senedir şirkette, “yönetim tarzı, operasyondaki metotlar, şirket kültürü” aynıysa gittikçe daha belirsiz, karmaşık ve değişken hale gelen pazarlarda rekabet şansınız azalıyor demektir.

Ancak, farklı şeyler yapmak için, şirkette herkesin, her bölümün kendince uygun gördüğü (!) farklı uygulamalara kalkışması içeride kargaşayı arttırıp zarar verecektir. O halde, bunun için, şirketin bütününü içine alan, çalışanları geliştiren bir zihniyet ve metoda ihtiyaç olacaktır. Biz “Yalın Uygulamaları” önermekteyiz.

Bir şirketin (sektörü, konusu ne olursa olsun) yalın yolculuğu, “başlangıç, gelişim, yeni sistemin oturması ve süreklilik” gibi aşamalardan geçiyor, kolay olmuyor ve yıllar alıyor.

Bu cümle, yalın düşünceyi bir “strateji, zihniyet dönüşümü, büyüme ve rekabetçilik fırsatı” olarak görenler içindi. Öte yandan yalnızca “maliyet düşürme aracı” olarak görenler, sırf metotlara odaklanarak ve uygulayarak makul sürede maliyetlerini düşürebiliyor ancak şirkette, başta patronun kendisi olmak üzere zihniyet dönüşümünü ve sürekliliği sağlayamıyorlar.

Karar aşamasında ve başlarken, şirket sahibinden çalışanlara, üst yönetimden bölüm yöneticilerine kadar tereddütler, endişeler, dirençler yalın yolculuğun vazgeçilmezleri arasındadır diyebiliriz.

Patron, eğer işler iyi gidiyorsa ve şirket büyüyorsa, “ne gerek var” diyerek tereddüt ediyor ve yıllar içinde güçlükle oturttuğu yapının kontrolünden çıkacağından endişeleniyor. Farklı yönetim kademeleri, “yalın bizim sektöre uymaz, uysa da bizim işe uymaz” diye başlıyor, bazen de “zaten biz bunları yapıyoruz” diyerek konfor alanından çıkmak istemiyor. Çalışanlar genellikle olumlu, küçük  kısmı oldukça hevesli, çoğunluk ise katılmak için önce neler olacağını izliyor ve (sonuçları, liderlerin tutumunu görmeyi) bekliyor

Üst Yönetim eğer, mevcut şartlarda rekabetin gittikçe zorlaştığını görüyor ve sahip oldukları bilgi ve knowhow’ın artık yetmediğini anlıyorsa, yaşayabilmek için, “farklı bir şeyler yapmak” gerektiğine daha çabuk ikna oluyor. Bu sebeple, tehditle karşılaşmadan iyileştirme çalışmalarına başlayanları takdir etmek gerekir, gerçekten gelecek için stratejik bir hamle yapıyorlar.

Şirketlerin ve ülkenin ihtiyacı olan tutum bu olsa gerek…

Hakan Akgül

Danışman ve YK Üyesi

Yalın Enstitü