Blog

Konferanslardan İzlenimler

Genel Yazılar

Konferanslardan İzlenimler

Geçtiğimiz günlerde iki ayrı önemli toplantıya katılma fırsatı buldum. Biri 9-11 Mayıs tarihleri arasında, İzmir Makine Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen Altı Sigma Yalın Konferansları, diğeri de 12-13 Mayıs tarihlerinde Yalın Enstitü'nün gerçekleştirdiği Otomotivde Yalın Satış ve Tedarik Zinciri Yönetimi Seminerleri. Katılamamış olanlar için izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.

Altı Sigma Yalın Konferansları zengin içeriği, konuşmacı ve sektör çeşitliliği, konferans mekan ve organizasyonu ile bence oldukça başarılı idi. Arçelik, Borusan, Bosch, Delphi, Dyo Boya, Ege Endüstrisi, Eti, Ford, Hayes-Lemmerz, Hugo Boss, Imteks, Kütahya Porselen, Rexam, Sabancı Holding, TEİ, Tofaş, Üçge, Yeşim Tekstil gibi üretici şirketlerin yanı sıra Kent Hastanesi, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Global Bilgi, Vodafone gibi hizmet sektörü uygulamalarını dinlemek her alandan, büyük küçük, yerel, uluslararası, özel kamu tüm kurumların nasıl bir atılım içinde olduğunu göstermesi bakımından oldukça yararlıydı. Ayrıca ana konuşmacılar eski Toyota yöneticisi Bob Bennett, Altı Sigma felsefesinin kurucularından eski Motorola yöneticisi Keki Bhote, değişim yönetiminin psikolojik boyutlarına değinen Yankı Yazgan ve Köy Enstitüleri deneyimini nostaljik ve duygulu tonlarla aktaran konuşmacıları izleme fırsatımız oldu.

Konferans oturumları uygulayıcı firmaların poster sunumları ile de desteklenmişti ve her oturumun sonundaki soru cevap bölümü ile izleyicilere detayları irdeleme imkânı yaratılmıştı. Birçok paralel oturum içinden katılabildiklerimden edindiğim izlenim her şeyden önce Yalın ve Altı Sigma konularında uygulama yapmasalar bile bilgi sahibi, ne sorması gerektiğini bilen bir kitlenin oluştuğu, ki bu farkındalık Türkiye'nin gelişimi için bence çok önemli. Konferans katılımcılarının genel sunumlarla, teorik doğrularla tatmin olmadığı, gerçekten fark yaratan uygulama ve yaklaşımları duymak istediği bir noktaya gelindiğini sevinerek gördüm.

Neredeyse tüm konuşmacılar, uyguladıkları tekniklerin ötesinde değişim sürecini nasıl yönettiklerini aktarmaya önem verdiler, ama bence bu noktada üst yönetim desteği, iletişimin önemi gibi genel doğruların çok ötesine geçilemedi. Konferansta "başarısızlık öyküleri" bölümünün bulunmasını ve bu bölümde konuşmacı olmak cesaretini takdirle karşıladığımı belirtmeliyim, her ne kadar içeriğini doyurucu bulmasam da.

Bir diğer izlenimim Altı Sigma yaklaşımı ile yürütülen projelerin pek çoğunda, Altı Sigma'yı ayırt edici kılan tekniklerin kullanılmadığı; ama VSM, SMED, Kaizen gibi Yalın tekniklerle proje çözümüne gidildiği, hatta bazı konuşmacıların örneğin stok azaltma alanında Altı Sigma yaklaşımından sonuç alamadıkları için sonradan Yalın teknikleri devreye soktuklarını söylemeleridir. Altı Sigma'nın güçlü olduğu proseslerde değişkenliğin azaltılması konusuna yönelik sadece bir örnek görebildiğimi söylemeliyim. Değişkenlikten bahsedebilmek için bir referansa ihtiyaç vardır; ama proseslerin standartlaştırılmadığı, temel akışın sağlanmadığı ortamda bu referans yoktur ve proses parametrelerine yönelik nümerik ölçümler bulunmuyorsa Altı Sigma teknikleri kullanılamaz. Sanırım bu nedenle uygulama örneklerinin çoğunda proses değişkenliği ile savaş yerine prosesler arası ilişkilerin düzenlenmesi ve proses akışının sağlanmasına yönelik çözümler yer alıyordu ve bu durumda da Yalın teknikler ön plana geçiyordu.

Aslında iyileştirmeye ne ad verdiğiniz bence çok da önemli değil, önemli olan şirket performansını düşüren her bir problemi bıkmadan usanmadan ele alıp çözümlemek ve problem çözme yaklaşımını şirket kültürünün bir parçası olarak tüm çalışan seviyelerine yayabilmek. Bunu ister Yalın, ister Altı Sigma isterseniz Yalın Sigma veya Altı Sigma Yalın adı verilen yaklaşımlarla yapın, yeter ki yapın ve sonuç alın.

Bu noktada bir kamu kuruluşu olan Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yapılan uygulamayı cesur birkaç kişinin her ortamda, kamu kuruluşunda bile, fark yaratılabileceğini göstermesi bakımından anmadan geçemeyeceğim.

Otomotivde Yalın Satış ve Tedarik Zinciri Yönetimi Seminerleri'ne gelince; Toyota Motor Sales ABD eski başkan yardımcısı Bob Bennett çoğunlukla otomotiv sektöründen olan katılımcılara Toyota'nın tedarik zinciri, bayi ağı ile yedek parça yönetimine yaklaşımını gerçek örneklerle aktardı.

Seminer boyunca sadece hazırladığı sunuma bağlı kalmayarak, ilk günden itibaren katılımcılardan gelen soru ve Türkiye'de sektör problemlerini kaydederek seminer boyunca bunlara değindi ve ikinci gün öğleden sonrayı tamamen sorulara ayırarak interaktif bir ortam yarattı.

Bu semineri bence ayırt edici ve önemli kılan Toyota'nın muhtelif teknikleri uygulayışının ardındaki problem çözme yaklaşımını vurgulamasıydı. Her ne kadar bazı katılımcılar, bu seminerde duydukları somut teknikleri şaşırtıcı olmayan, herkes tarafından bilinir teknikler olarak gördükleri için biraz hayal kırıklığı yaşasalar da, herkesin bildiğini uygulamadaki başarının ardında nasıl bir düşünme biçiminin yattığını umarım hissedebilmişlerdir.

Bob Bennett, ısrarla Hansei'nin (yansıtma, hatadan ders çıkarma), Genchi Genbutsu'nun (problemi yerinde gör, kendin tecrübe et), problemleri görünür kılmanın ve her seviyede problem çözme kültürünün önemini vurguladı. Hatta yöneltilen birçok soruya verdiği yanıtlarla da bunun örneklerini sergiledi.

Bu seminerden kazanımların arasında her zaman yeterince vurgulanmayan bir Yalın kuralın daha gündeme gelmiş olması vardı: Açık ve kesin (clear and binary) bağlantılar kuralı. Bu kural aktiviteler, prosesler arasında, müşteri ile tedarikçi, çalışan ile patron ve her türlü iş gören arasındaki ilişkilerin, iş alıp verme kurallarının açık, net ve tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tanımlanmış olması anlamına geliyor.

Seminerdeki Türk sanayisi için çok yararlı olan bir diğer nokta, gerçek talep ile yaratılan talep arasındaki farkı ve stok nedenleri arasında proseslerin standart olmaması ve değişkenliğin yer aldığını gösteren örneklerin sunulmasıydı. Umarım gerekli dersler alınmıştır.

Bolca soru satış ile ilgili alanlardan geldi. Bob Bennett bunları da Yalın kuralları vurgulayarak, satış primlerinin nasıl düzenlenmesi gerektiğinden, satışta performans ölçümüne, suni talep dalgalanmalarından kurtulma yollarına, bayilerle ilişkilere, bayi eğitimine dek pek çok konuda örneklerle cevapladı.

Tüm yönleriyle doyurucu ve hepimiz için yararlı bir seminer olduğunu düşünüyorum. Katılımcıların çoğunluğu da değe
rlendirme anketlerine verdikleri yanıtlarda bu görüşe katıldıklarını vurgulamışlar.

Otomotivde Yalın Satış ve Tedarik Zinciri Yönetimi Seminerleri'nden bir diğer izlenimim de katılımcılarla ilgili. Otomotiv sektörü dışından katılan pek az kişiden biri olan ve emlak sektöründe çalışan bir katılımcının duyduklarını kendi işine ne kadar uygun bulduğunu belirtmesi oldu. Oysa bizler uzun süre otomobil üreticilerinde bile "ama onlar Toyota üretiyor, bizim araçlarımız farklı, bizde bu yöntemler uygulanamaz" görüşüyle mücadele ettik. En azından bu nokta aşılmaya başlamış görünüyor.

Bir diğeri de toplumumuzdaki genel tepkisizlik ve bunun seminer salonundaki tezahürü ile ilgili. Bolca soru yöneltilmiş olmasına rağmen, örneğin Bob Bennett "siz bunu xxx şeklinde mi yaparsınız?" tarzı, cevabı sadece evet-hayır-bilmiyorum olabilecek sorular karşısındaki derin sessizlik veya "molayı erken verelim ister misiniz?"in bir karşılık almıyor olmasını nasıl değerlendirmek gerektiğini bilmiyorum. Seminer dili İngilizce olmakla birlikte simultane çeviri vardı ve salonda çok az kişi kulaklık almış olduğuna göre üstelik İngilizce de biliyorlardı. Yani lisan ile bunu açıklayamıyoruz. Seminere ve anlatılanlara kayıtsızlık desek sorulan sorular, seminer bitiş saatine kadar hiç kimsenin ayrılmamış olması ve memnuniyet anketinde %70 oranında memnuniyet belirtilmesi öyle de olmadığını gösteriyor. Bilen ve yorumu olan varsa lütfen bana da anlatsın.

Görünen o ki ülkemizde bazı şeyler kötüye doğru, ama birçok şey de iyiye doğru değişiyor. Canlı bir bilgi paylaşım ortamı var. 27 Mayıs'ta da Uludağ İhracatçılar Birliği'nin düzenlediği bir Yalın Konferans olacak. Nicelerinde görüşmek dileğiyle.

Sevgiler, saygılar.

Ülkü Kulaç
Genel Sekreter
Yalın Enstitü Derneği

Düşüncenizi buraya bırakın