Blog

Japonya’ya Yolculuk – 13-26 Eylül 2017 – Bölüm 3

japonya3_banner
Genel Yazılar

Japonya’ya Yolculuk – 13-26 Eylül 2017 – Bölüm 3

Nagoya endüstriyel hayatı yansıtırken Tokyo tam bir dünya başkenti görünümünde, İstanbul kadar büyük nüfus barındırıyor, çok büyük alanlara yayılmış durumda. Tokyo’yu gezmek ve anlamak için günler lazım. Tokyo’da birkaç defa kaldım. Son kalışımda eşim ile beraberdik. Tokyo’yu birlikte keşfetmek için büyük çaba harcamıştık. Tokyo geleneksellik ve moderniteyi birlikte yaşayan bir şehir. Tokyo’da Zen Budizmi ve Shito inancına ait birçok tapınak faal, büyük insan kitlelerini kendisine çekiyor. Biz de bu seferki ziyaretimizde Yalın Global Network üyeleri ile birlikte önemli bir Zen Budist tapınağına gittik. Tokyo TV Kulesi yanındaki bu tapınağı gezdik. Grup olarak Zen Budizmi ve Shito inancı konularında bilgi aldık. Japon Kültürü, sanayisi ve iş ahlakı ve iş prensipleri üzerindeki derin etkilerini öğrenmeye vakit ayırdık. Pazar günü iki tarihi mekânı gezebildim.

Birinci mekân, Edo Müzesi idi. Gönüllü Rehber ile birlikte Edo Müzesi’ni gezerken Edo DönemininTokyo”su hakkında geniş bilgi edindim. O zamanlarda Tokyo’nun adı Edo idi. 1657 tarihinde meydana gelen ve Edo şehrini ve kalesini yok eden ve günlerce süren yangını etkileri ile birlikte öğrendim. Edo periyodu 1603 ile 1868 arasında ülkenin yönetiminin adı.  O zamanki Tokyo hakkında müzeyi dolaşırken dönem ile ilgili çok değerli bilgiler aldım. Edo Müzesi, japan-museum/edo-tokyo,  dönemin Tokyosunu öğrenmek adına önemli bir ziyaret yeri. Tokyo’ya giden ve gidecek olanlara mutlaka ziyaret etmelerini öneririm.

Edo dönemi, bir Askeri Yönetim Dönemi. Dönemin en üstünde Askeri Yönetici Shogun bulunuyor. Edo Döneminde Japonya kapılarını dış dünyaya kapatmış. Çok sınırlı sayıdaki ülke ile ilişkiye ve ticarete açık bırakmış, büyük boyutlu gemilerin yapımını yasaklamış. Ticaret ve ilişki kurdukları ülkeler, Çin, Kore ve Hollanda. Hollandalı gemiler yalnızca Nagazaki Limanı’na gelebiliyor gösterilen belirli alanlarda ticaret yapabiliyor,  gemilerine bakım yapabiliyorlar. Hollandalı tüccarlar kara yolundan büyük bir zahmet ile Edo’ya bugünkü Tokyo’ya gidiyor Shogun’u ziyaret edebiliyorlardı.  Shogun’dan sonra ülke Daimyo denilen Derebeyler tarafından yönetiliyor, sayıları 262 civarında. Bir numaralı Daimyo Tokyo’da Shogun’lük sarayının hemen yakınında çok büyük bir alana yayılmış mekânda yaşayan Daimyo olarak ilk Shogun İeyasu Togugawa’ın torunu. Tek Togugawa hanedanı 260 yıl ülkeyi babadan oğula veya toruna devretmiş. İmparator mevcut, önemli ancak Kyoto’da yaşıyor. Shogun İmparatora büyük saygı gösteriyor ancak ülkenin fiili hakimi Shogun.

Shogun döneminde bugünkü Tokyo eski Edo askeri bir garnizon şehir. Garnizonun odağında Shogun’un resmi işlerini yaptığı ve ailesi ve hizmetlileri ile yaşadığı mekanlar yer alıyor. 1657 yılındaki büyük Edo yangında yıkılıncaya kadar mevcut olan Edo Kalesi japonya’daki en görkemli kale imiş. Benzeri kalelere Osaka, Nagoya’da rastlıyoruz. Shogun ve torunu ilk Daimyo’nun mekânları eski Edo’nun önemli bir kısmını kapsamaktaymış. Bu bölgenin etrafı derin su kanalları ile çevrilmiş. Diğer bölgelerle ilişkiyi Nihonbashi köprüsü sağlıyormuş. Bu tahta köprü de l657 yangınında yanmış çünkü ağaçtan yapılmış. Köprünün bire bir benzeri Edo müzesinde ve üzerinde bol fotoğraf çektim.  Shogun ve Daimyo Mekânlarının dışında Edo’nun yüzde 70’ini Samurai arazisi kapsamaktaymış. Sivil halka ancak çok dar bir alan kalmış ve herkes üst üste yaşıyormuş. Evler bir odalı, her şey bu oda içinde ceryan ediyormuş. Edo zamanını anlatan evler, odalar, yaşam ve iş alanları bu durumu hemen aksettiriyor.

Shogun’un altında Daimyolar/derebeyleri bulunuyor ve onların da koruyucuları Samurai’ler ve onlarında altında hizmetliler geliyor. Samurai geleneği çok önemli bir gelenek ve Bushido denilen bir inancı kişiliklerinde yaşatıyorlar. Bushido düşüncesi bugün bile önem taşıyor. Modern iş yaşamında Bushido tarzı yönetim ilkelerinden bahsedilmekte. Samurailer Efendilerine mutlak itaat ediyorlar ve gerektiğinde kendilerini feda etmeleri bekleniyor. Samurai ile ilgili birçok kitap, film mevcut. Son Samurai filmini birkaç kere izledik. Bugünkü Japon İş Kültürü’nde Bushido ve Zen Budizminin çok büyük etkisi var. Bugünkü Japon iş kültürünü anlayabilmek için bu iki inanç ve düşünce tarzını öğrenmek gerekiyor. Sanata, İş hayatına, yaşama etkisi büyük. Shogun, Daimyoların sadakatlerini temin için birçok tedbir almış. Bunlar içerisinde en önemlileri, Daimyoların aileleri Edo’da yaşıyorlar. Daimyolar her iki yılda bir bütün bağlıları ve samuraileri ile birlikte Edo’ya gelip Shogun’a merasimle sadakatlerini ve hediyelerini sunmak zorundalar.

Toplumun geri kalan kısmı ise 4 ayrı sivil sınıfa,  çiftçiler, sanatkârlar, ticaret erbabı ve balıkçılar, ayrılmış. Sınıflar arasında geçiş yok. Babadan oğula geçiş söz konusu. 260 yıl bu şekilde devam etmiş. Edo zamanında okuma yazma çok yaygın. Şaşırtıcı derecede okuma yazma oranı yüksek. Kanji denilen Çin alfebesini öğrenmek hakikaten çok güç ve zahmetli ancak Japonlardaki bu yüksek okuma yazma kültürü dikkati çekecek ölçüde. Edo Dönemi, Shogunluk, Zen Budizmi ve Shintoizm’i Yalın Düşünce konusunda gayret gösteren bizler için çok büyük önem taşıyor. Bu konudaki bilgimizi ziyaret sırasında daha da arttırdık. Birçok yeni kitap aldık ve bunları taşıdık.  Edo Müzesi’nden çıktıktan hemen sonra karşma birden Sumo Güreşlerinin yapıldığı büyük arena çıktı. Tesadüfen ben bu alana doğru yürürken Sumo Güreşçilerinin de Arena’ya doğru geldiklerini gördüm. Büyük bir kalabalık Sumo Güreşçileri geçtikçe onlara sevgi gösteriyor ve fotoğraflarını çekiyordu.

Shogun ünvanını 1603 yılında İmparatordan alan İeyasu Togugawa japonya’yı yüz yıldan fazla kasıp kavuran iç harpten başarı ile çıkarmış. Diğer bütün iddia sahiplerini dize getirmiş. 1853 yılına kadar Japonya’ya mutlak bir sükûnet ve düzen getirmiş. Bu sükûnet sırasında dış dünya ile bağlar asgariye indirilmiş, Hollanda bayrağı dışında hiçbir yabancı geminin Japonya kıyılarına yaklaşmasına müsaade edilmemiş. 1830 yıllarında başlayan güçlü savaş gemileri ve güçlü dış ticaret yapma isteği İngilizler başta olmak üzere bütün batılı güçleri tüm dünya’da harekete geçirmiş. Osmanlı, Mısır, Hindistan ve Çin dahil hemen Avrupa dışındaki bütün dünya ülkeleri bu hareketten nasiplerini almış.

Japonya’daki Shogun Yönetiminin mutlak hakimiyeti, 1853 yılında Amerikalı Komutan Perry komutasındaki savaş gemileri Japonya kıyılarında görününceye kadar sürmüş. Amerikalı komutan Japonlara ülke limanlarını ticaret gemilerine açmaları için Japonlara bir yıl süre tanımış tekrar gelip bu sefer ama güzellikle ama savaşarak limanları açacağı uyarısında bulunmuş. Neticede ülke içinde büyük bir tartışma çıkmış ve güçlü klanlar arasında ciddi tartışmalar sonunda Nagazaki, Hiroshima ve Osaka civarının Satsuma başta olmak üzere klanlarının bastırması, daha önce İngiltere ve amerikaya kaçak olarak giden bir kısım genç Samurai ülkelerine geri dönmüş ve eski dönem yöneticilerine Batı ülkeleri ile yapacakları silahlı çatışmayı başaramayacaklarına dair inandırıcı raporlar vermişler,  bütün bu tartışmaların sonucunda ülke limanları yabancı bayraklı gemilere açılmış ve ülkeye İngilizler ve Amerikalılar başta olmak üzere yabancılar dolmaya başlamış. 1853 ile 1867 yılları arasındaki dönem büyük sıkıntılarla geçmiş, Samurailerin büyük ölçüde sahip alanlar boşa çıkmış, tam bir terkedilmiş durumuna dönüşmüş, hatta yeni dönemde baş şehir olarak çeşitli alternatifler sunulmuş,  tartışmalar sonunda Tokyo’un baş şehir olması kararlaştırılmış. Son Shogun güzellikle idareden çekilmiş, hayatı ve yaşamı garanti edilmiş.

İmparator olarak 1868 yılında genç Meiji tahta geçmiş. Meiji idaresinde Japonya büyük bir değişim içine girmiş. Avrupa’ya ve Amerika’ya yüzlerce genç okumak ve öğrenmek adına gönderilmiş, imparatorluk heyetleri oluşturulmuş ve bu heyetler Avrupa ülkelerine ve Amerikaya önemli ziyaretler yapmış, bu ülkelerde gördükleri ve kendilerine fayda getirecek sistemleri, yapıları, işleyişleri Japonya’da uygulamaya koymuşlar. Sonucunda ülke büyük bir değişim ve kalkınma hamlesine girmiş.  1905 yılına kadar geçen kısa zamana rağmen ülkeye demiryolu ve diğer önemli değişiklikler gelmiş. Bu çabaların önemlilerine Meiji Mura Parkında görmek mümkün oldu.

Yalçın İpbüken

Başkan

Yalın Enstitü

BÖLÜM 4

Yorum Yaz

Apple Servisi Beylikdüzü Apple Servisi