3 yıl aradan sonra Japonya’ya eşim ile birlikte Study Mission için Japonya’dayız. Amacımız organize ettiğimiz Study Mission programına birkaç gün katıldıktan sonra, ayrıca farklı gezi ve ziyaretler yaptık. Biz de Buket’in mükemmel olarak vasıflandırabileceğim programından istifade ettik. Kendi başımıza Kyoto’da yaptığımız ziyaret ve gezi farklılık gösteriyordu.

Her şeyden önce Japonya’ya Sakura mevsiminde ilk defa gidiyorduk. Kiraz çiçeklerinin açtığı mevsimde Japonya’da bulunmanın ayrı bir güzelliği ve anlamı olduğu söylenirdi. Bunun ne kadar doğru ve isabetli olduğunu görme fırsatını bulduk. Yüzlerce fotoğraf çektik.
Yola çıktığımızda eşim ve ben kendimizi hiç de iyi hissetmiyorduk. Ancak zamanla dirildik, uzun ve zahmetli yürüyüşlere ve Metro’daki iniş çıkışları göğüslemek zorunluluğunda kaldık. Ben bel fıtığından eşim ise kalça kırındığından sonra ayaklarında ve bacaklarında ağrılarımız vardı. İki defa masaj yaptırdık. Ne kadar usta olduklarını memnuniyetle gördük. 10 gün müddetle balık ve pirince dayanan menülere dayandık hatta keyif aldığımızı söyleyebilirim.
Nagoya’da TEC Toyota Engineering Corp. Yetkilileri Horikiri ve Ozawa ile çok faydalı görüş alış verişinde bulunduk. TEC’in zaman içinde Total TPS/ Toyota Üretim Sistemi kavramına açıklık ve muhteva kazandırdıklarını öğrendik. Toyota Şirketinin insan yetiştirme konularını kapsamlı olarak ele alma imkânımız oldu. Çok faydalı dersler çıkardık. Türkiye’de yapacağımız daha çok şey olduğunu teyit ettik. Not ettik. Önümüzdeki günlerde İnsan Yetiştirme konusunda yeni projeler geliştirmek için kararlılığımız arttı.

Horikiri ve Ozawa ile birlikte Nagoya Eğitim ve Araştırma Hastanesini ziyaret ettik. Poliklinikte yaptığımız inceleme sırasında oldukça çok sayıda fotoğraf çektik. Yalın Hastanenin nasıl olabileceği hakkındaki ufkumuz daha da netleşti. Türkiye’de Yalın Hastane konusundaki gayretimizi arttırarak sürdüreceğiz. Önümüzdeki günlerde Bursa Üniversitesi ve özel Medikabil yetkilileri ve Ülkü hanımla birlikte Brüksel’de Yalın Hastane konusundaki 2 günlük programa katılacağız. Amerika’dan gelen Thedacare yetkilileri ile görüşmelerimiz olacak.

Nagoya kalesini ve Tokugawa Sanat Müzesini ve Zen bahçesini gezdik. Etkilendik. Japonya tarihi ve kültürü hakkında var olan bilgilerimize yenilerini ekleme fırsatını bulduk.

Ertesi gün grup ile birlikte Kyoto’ya gittik. Onlarla bir gün geçirdik. Tarihi mekânların bir kısmını dolaştık. Fotoğraf çektik ve alış veriş yaptık. Kyoto Japonya’nın adeta ruhunu taşıyor. Tüm tarihi mirasına sahip çıkmış her tarafta tarihi güzellikler, Zen bahçeleri ve Budist ve Shintoist tapınaklar mevcut. Görecek ve yapacak çok şey var. Kyoto ve Nara’ ya normalde en az 3 gün ayırmak lazım. Japonlar hem Budist hem de Shintoist olabiliyorlar. Din anlayışların bizimkinden farklı.

Ekip aynı gün sonunda geri döndü. Biz ise 3 gün Kyoto’da kaldık. İkinci gün Nija Kalesini ziyaret ettik. Shogun’un da ikamet ettiği Nija Kalesi görülmesi gerekli tarihi bir mekân. Kyoto’da daha ir çok mekân var. Biz aynı gün öğleden sonra Nara’ya gittik. Budizm’in Japonya’daki en büyük Buda heykelini görme imkânını yakaladık. Aynı mekândaki bir Shinto tapınağını ziyaret ettik.

Üçüncü gün özel olarak misafiri olduğumuz Konusuke Matsushita’nın Kyoto’daki Shinshin-An Anıt evi, Zen Bahçesini ziyaret ettik. Merasim ile resmen karşılandık. Büyük bir keyif ile Matsushita’nın Shinshin-An isimli evini ziyaret bizleri çok memnun ve mutlu etti. Eşim ve ben çok güzel ve anlamlı zaman geçirdik. Özel fotoğraflar çektik. Fotoğrafların yayınlanmasını arzu etmediklerinden sizleri bu mekânın fotoğraflarından mahrum bırakıyoruz. Ancak aynı isimle Google’da yapacağınız arama sınırlı olarak da olsa bu ev ve bahçe hakkında sınırlı bilgi verecektir. Eğer Dünya’da cennet varsa burası o cennet mekânı olduğuna eşim ve ben karar verdik. Bu kadar anlamlı bu kadar huzur dolu bu kadar güzel ve estetik bakımından harika. Öğrendiğimize göre Matsushita’nın bu evi ve bahçeyi 1961 yılında satın almış ve ilaveler yapmış tam kendi anlayışına uygun bir mekân haline getirmiş. Konusuke Matsushita’yı tanımıyorsanız tanımanızı tavsiye ediyorum. Matsushita Panasonik frmasının kurucusu ve sahibi. Hayata ilkokul 3 sınıftan terk ile başlamış tüm kardeşleri ile birlikte verem hastalığını tüm yaşamı sırasında çekmesine rağmen 94 yaşına kadar yaşamış. İnanılmaz bilge bir iş adamı, çok değerli bir sanayici. Matsushita’yı tanımamak büyük bir eksiklik. PHP “Peace and Happiness through Prosperity,” Refahın Paylaşımı yolu ile Barış ve Mutluluk Enstitüsünü 1940’ı yılların sonunda kurmuş, 1980 yıllarında bu Enstitüyü fiilen yönetmiş ve iş hayatından çekilmiş. 1961 yılından itibaren de yukarıda bahsettiğim evde PHP faaliyetlerini sürdürmüş.

Matsushita Liderliği ile ilgili olarak daha önce yazdığım ve Yalın Enstitü Web sitesinde bulunan yazımı okumanızı öneriyorum. Matsushita Liderliği kitabı 1990’lı yıllarında yayınlandı. günümüzde bulmak mümkün değil. Yine 1990’lı yıllarda Mess Yayınlarında çıkan Matsushita Felsefesinin Türkçeye kazandırılmasında şahsımın da katkısı olmuştu.
Son durak olarak Tokyo’ya Hızlı Tren ile gittik. JİPM yetkilileri ile 2 saatlik bir toplantı gerçekleştirdik. İleriye doğru daha etkin çalışmalar yapma konusunda karşılıklı temennide bulunduk. Umudum zaman içinde JIPM ile yıllardır süren çalışmalarımıza yeni bir boyut kazandırmak olacak.
Tokyo’yu bu sefer daha iyi keşfettik. Metro ile yolculuk yapmaya cesaret ettik. Bir çok mekana metro ile gittik. Ancak eşimin ayakları artık yürüyemez hale de geldi. Ginza’yı, Asakusa’yı, Elektronik Alış veriş mekânlarını daha iyi keşfettik. Allah izin verirse tekrardan Japonya’ya gelmeyi arzu ederek Türkiye’ye geri dönmek üzere yola çıktık.
Study Mission grubu ile Tokyo’da buluştuk. Birlikte bir gün geçirdik. Yalın Enstitü’nün organize ettiği Study Mission ’un en ufak bir aksilik olmadan tamamladığımız için hem Buket Kanber’e, Cevdet Özdoğan’a, Deniz Balaban’a ve tüm katılımcılara şükranlarımı sunuyorum. Nice Study Mission’lar diliyorum.
Yalçın İpbüken
Başkan
17.04.2014