Değişimi Kolaycı ve Yanlış Tarafından Tutmak!
28 Ağustos 2018 2022-04-05 14:26Değişimi Kolaycı ve Yanlış Tarafından Tutmak!
Değişimi Kolaycı ve Yanlış Tarafından Tutmak!
Makina, Yazılım, İnsan, Süreçler ve Problemler
Son yıllarda yine bir takım moda terimler ve kavramlar iş dünyasını her taraftan sarıyor. Bunun ana sebebi, şirketlerin belirgin problemlerine teknolojik gelişim çerçevesinde, temeli makina ve yazılım olan yeni çözüm önerileri sunmaktır. “Endüstri 4.0, Dijital Fabrika, Yapay Zeka, Blockchain, IoT, Big Data, Web 2.0 vb” konularında konferanslar, konuşmacılar, global teknoloji markalarının paket teklifleri her yerde gündemde…
Geçenlerde, o yılları bilen bir büyüğümüz, 1980’li yıllarda CNC tezgah modasının ülkede nasıl yayıldığını, devlet destekleriyle alınan gereksiz adet ve kapasitede tezgahların, maalesef, fabrikalarda işletilemeyip nasıl telef olup gittiğini anlattı. Son on yıl içinde, ERP konusunda, şirketleri benzer bir boğuşma içinde görüyoruz; tüm dertlerini çözeceği düşünülerek alınan yazılımlar ve sonrasında yaşananlar…
Tabi ki teknolojik gelişmelere ilgisiz kalmamak, takip etmek, öğrenmek ve gerekeni uygulamak şirket yönetiminin asli görevidir. Yukarıdaki iki paragraf, teknolojiye kayıtsız kalmak imasında değildir. Makina, yazılım, teknoloji, değişim gereklidir ve şirketler geleceğe bu araçları da kullanarak hazırlanmalıdır.
Ancak;
Teknoloji hevesiniz ihtirasa dönüşmemeli, şirketinizin / insanınızın yetenekleri ve ihtiyacını aşmamalıdır.
Hedef ve stratejinizi belirlemeden, süreçlerinizi iyileştirmeden, problemleri çözmeden, insanınıza yatırım yapmadan (yetenekleri geliştirmek) hiç bir yazılım ve makina sizi kurtaramaz. Ayrıca tüm rakipleriniz makina ve yazılımlarınızı kolayca kopyalayabilir. Ancak hiç bir rakibiniz problem çözebilen insanınızı kopyalayamaz. Doğru insanı seçin, yetiştirin, iddialı hedeflere yönlendirin ve elde tutun lütfen.
Her tür teknolojik yenilik, aslında, bir şirket probleminin “çözümü”dür. Problemin sebebini anlamadan “çözüm”e atlamak, problemi çözmeyebilir. O zaman elimizde yeni bir sistem, makina ve yazılımla kalırız. Zira her şirketin problemleri aynı değildir; kendine hastır. Aşama aşama, kademeler halinde çözülmelidir.
Değişim ve gelişim hevesi, “değişmeyeni” unutturmamalıdır: müşterinin hayatını kolaylaştırmak ve uygun fiyatlı olanı sunmak
Hedefimiz şirkete “son teknoloji”yi getirmek değil şirketin yeteneği ve ihtiyacı kadar teknolojiyi alıp uygulayabilmektir.
Ne Yapalım?
İlk önerim şu: işinizin içeriğinde makina ve yazılımın “iyi” yapacaklarıyla, insanın “iyi” yapacaklarını birbirinden ayırdetmeye odaklanın. Yapılmakta olan işinizin ve bununla beraber görev, yetenek, organizasyon, performans göstergeleri ve IT fonksiyonunun nasıl değişeceğini anlamak için kafa yorun.
Konuyu tamamladığını düşünerek, Pazarlama Üstadı Temel Aksoy’un “Zırvalayanlar” makalesi, işin satış, pazarlama tarafına dönük tarafına bir bakış açısı getiriyor:
“Zırvalayanların iş dünyası ve pazarlamacılar içindeki oranı diğer mesleklerdekilere kıyasla çok daha fazla. Mesela bilim alanında bu tür insanlara pek rastlanmaz çünkü bilimde bir fikri ileri süren insanın o fikri gerçek hayatta kanıtlaması beklenir. Bu nedenle zırvalayanlar bilim alanında barınamaz. Tıpta bu türlere şarlatan damgası vurulup, kısa sürede foyaları açığa çıkarılır.
İş dünyası ve pazarlama alanlarında zırvalayanlardan hesap sorulmadığı için zırvalayanların sayısı da sürekli artıyor. Üstelik zırvalayanlara talep de var. Belli ki alan da razı veren de razı. Maalesef bu durum sadece bizim ülkemizde değil, bütün dünyada böyle.
Zırvalayanlar siyasette mi yoksa iş ve pazarlama dünyasında mı daha fazla kestiremiyorum ama benim ilgi alanım iş dünyası ve pazarlama olduğu için bu alandaki zırvalıklar çok canımı sıkıyor.
Zırvalayanların ortak özellikleri şunlar:
Her şeyin sürekli değiştiğini ve özellikle bugünlerde çok hızlı değiştiğini söylerler. Üstelik bu değişimi toplumda kendileri gibi az sayıda insanın kavrayabildiğini, çoğunluğun bu çok önemli olguyu hiç anlayamadığını zannederler. Her yıl farklı kavramlara sarılırlar. İki sene önce dillendirdikleri bir fikir bu yıl onlara modası geçmiş gelir, çabuk sıkılırlar. Gelecekten söz ettikleri takdirde dikkatleri üzerlerine çekeceklerini bildiklerinden “yenilik” bu insanların olmazsa olmaz konularının başında gelir hatta içinde yenilik ve gelecek olmayan bir cümle sarf etmeleri bile mümkün değildir.
Sosyal medyaya aşırı meraklıdırlar. Bundan sonra alışverişin ve reklamların dijitalde olacağını düşünürler. Herkesin alışverişini internetten yaptığını sanıp aslında elektronik ticaretin toplam ticaret içinde yüzde 5’leri bile bulmadığından bihaberdirler.
Kendileri az televizyon izledikleri için toplumun artık televizyon izlemediğini düşünürler. Televizyona reklam veren markaların yanlış yaptığını; şirketlerin bütün kaynaklarını Facebook, Instagram, YouTube, Twitter gibi sosyal mecraya kullanması gerektiğini savunurlar. Ama gerçekte hem dünyada hem Türkiye’de insanların geçmiş yıllara kıyasla daha çok televizyon izlediğinden habersizdirler.
Yapay zekanın insanların hayatlarını çok kısa bir zaman içinde kökten değiştireceğini zannederler. Yuval Noah Harrari’nin öngördüğü toplumsal değişimin kendi ömürleri içinde gerçekleşeceğini, robotların ve algoritmaların birkaç yıl sonra herkesin işini ele geçireceğini, kitlelerin işsiz kalacağı senaryolarını dillendirirler. Felaket tellallığı yaparak dikkatleri üzerlerine çekmek isterler.
Milenyum kuşağı, Z kuşağı gibi klişelerle konuşurlar. Aynı dönemde doğmuş bütün insanların benzer değerlere sahip olduklarını, benzer psikolojide olduklarını, benzer önceliklerle hareket ettiklerini, benzer tüketim davranışları sergilediklerini, benzer şekilde ilişkiler kurduklarını ve en önemlisi bu özelliklerini ömür boyu taşıyacaklarını iddia ederler. Aynı evde doğmuş ikizlerin bile davranışları birbirinden farklıyken, bütün kuşağın bireylerinin aynı tutum ve davranışta olabileceğini iddia edecek kadar toptancı bir yaklaşım içindedirler.
Z ve Y kuşaklarının çalışma hayatında “anlam arayışı” içinde olduklarını bu nedenle “ulvi amacı” olan şirketlerde çalışmak istediklerini söylerler. Bu kuşakların çalışacakları şirketlerin “Daha iyi bir dünya için”, “Hayata değer katar”, “Güzel yarınlar için” gibi “ulvi amaçları” olmasını istediklerini ileri sürerler. Ama nedense alt sosyoekonomik gruplardaki Z kuşağı hakkında hiçbir laf etmezler. Tarım işçiliği yapan Y kuşağının tarlada çalışırken hangi ulvi amacın peşinde olduğundan hiç bahsetmezler.
Zırvalayanın en önemli özelliği gerçeklerle hiç ilgisinin olmamasıdır. Zırvalayan insan bir fikrin gerçek hayatta kanıtı olup olmadığını merak etmez. Söylediğini kanıtlamak gibi bir derdi ise hiç yoktur. Harry G. Frankfurt’un dediği gibi zırvalayan insan yalancı değildir. Yalancı gerçeği bilmesine rağmen, gerçek dışında konuşan insandır. Zırvalayan ise, gerçeği hiç umursamaz.”
Son Söz:
“Büyük değişim gurularının” ağzından düşürmediği teknolojik dünyaya daha çok zaman var!
Bu konuda “Amok Koşucusu” olmayın!
O zaman gelene kadar, gereksiz para harcamadan, gerektiği kadar teknoloji kullanıp, insanınıza daha fazla yatırım yapın…
Hakan Akgül
Danışman ve YK Üyesi
Yalın Enstitü