Çin'den Mektup Var
Çin'den Mektup Var
Çin’deki Ford’un ortak olduğu JMC Motor Üretim Fabrikası’nda Yalın Kültür’ün özümsenmesi ve teknik destek vermek üzere geçici görev ile görevlendirilen İrfan Cihat Eren kardeşimizden bir e-posta aldım. Karşılıklı yazışmamızda kendisine “Çin’den Mektup Var” başlığı ile gördüklerini, yaşadıklarını bizlerle paylaşmasını önerdim. Cihat kardeşim ilk mektubunu gönderdi. Aşağıda ilk Çin’den mektubu bulunmaktadır.
Bir Türk mühendis ve yöneticisinin Ford şirketi adına ortağı olduğu Çin’deki Motor Üretim Fabrikası’nda Çinli yönetici ve çalışanlarına Yalın Kültür’ü öğretmek için bulunması ve teknik destek vermesi beni çok etkiledi. Daha bundan 10 yıl önce bizler Türkiye’deki kuruluşlarımıza yurtdışından danışmanlar getirip destek alıyorduk. Şimdi ise Türk yöneticileri, mühendisleri Ford’un Avrupa’daki otomobil fabrikasında yönetici olarak görev yaparken diğer bir arkadaşımızın Çin’de bir Ford ortaklığına Yalın Kültür konusunda şirket içi danışmanlık vermesi Türkiye açısından çok sevindirici bir olay. Belirttiğim bu olay ve benzerlerine her gün bir yenisi ile karşılaşıyoruz. Bu olayın benim ve muhtemelen sizler için de ilginç yanı en çok korktuğumuz Çin’de bir Türk yönetici mühendisinin Yalın Kültür’ü Ford’un ortak olduğu fabrikada Çinlilere öğretmesi oldu. Eminim ki Cihat kardeşimizden zaman içinde çok değerli bilgiler alacağız ve Çin’in çalışma kültürü ile ilgili bilgilere birinci elden ulaşabileceğiz. Çin’i hepimizin çok iyi ve doğru algılamasında Cihat gibi bilgiye yerinde tanık olan ve bu bilgiyi paylaşmaktan çekinmeyen arkadaşlarımıza şükran borçlu olacağız. Unutmayalım ki, bizim işimiz uygulama, uygulamadan dersler çıkartmakla ilgili. Bu arada Cihat kardeşimin bu şekilde e-posta göndermesini onaylayan Ford Otosan yöneticisi Burak Gökçelik’e de teşekkür ediyoruz.
İrfan Cihat Eren’in ilk mektubu, Çin çalışma kültürü ile ilgili. Doğrusu okuduklarım benim için büyük bir sürpriz oldu. Japonya’da “takım çalışması, ‘biz’ kültürü” ne kadar önde ise Çin’de böyle olmadığını şaşırarak öğrendim. Eğer Cihat’ın yazdıklarından bir genelleme yapabilirsek Çin’den pek fazla korkmamıza da pek gerek olmadığını hissetmeye başlıyorum. Bu benim kişisel görüşlerim, belki bu mektubu okuyanlar farklı düşüncede olacaklardır. Onların da görüşlerine web sitemizde yer vermek isteriz.
Tüm Yalın Düşünce uygulayıcısı ve düşünürlerinden Cihat kardeşimiz gibi mektuplar bekliyoruz. Herkese iyi ve başarılı günler temenni ediyoruz.
Selamlar, sevgiler,
Yalçın İpbüken
Çin’den merhabalar,
Ben İrfan Cihat Eren. Son 4 aydır Çin’in Nanchang şehrinde görevli olarak çalışmaktayım. Ford’un ortak olduğu JMC otomotiv şirketinde Üretim ve Yalın Üretim Sistemi konularında danışmanlık yapıyorum. Buradaki görevim 1 yıl sürecek ve bu süre zarfında gördüklerimi ve tecrübelerimi sizinle paylaşmaya çalışacağım.
Öncelikle kendimi size kısaca tanıtmak isterim. 44 yaşında, evli ve bir çocuk babasıyım. İTÜ Uçak Mühendisliği Bölümü’nden dereceyle mezun oldum. 1991 yılından beri Ford Otosan İnönü Fabrikası’nda çalışmaktayım. İmalat Mühendisliği’nde Metot Mühendisi olarak çalışmaya başladım ve en son olarak Motor Alan Müdürlüğü ve FÜS (Ford Üretim Sistemi) Müdürlüğü görevlerinde bulundum.
Yalın Dönüşüm ve Kültürel Boyut
Görev kapsamım dahilinde zamanımın çoğunu şirketin uyguladığı Yalın Üretim Sistemi’nin gelişimine harcıyorum. Yalın Dönüşüm kültür değişimi gerektirdiğinden; Çin, Japon ve Türk kültürlerinin ana boyutlarını anlamakla başladım. Bu amaçla Geert Hofstede’nin çalışmalarından faydalandım. Grafikte görüleceği üzere Yalın Dönüşüm’ü gerçekleştirirken Çin kültürüne ait 2 boyutun gelişmesi gerekiyor. Bunlar sırasıyla;
1. Bireycilik: Çinliler çok bireysel insanlar ve bu durum ekip olarak organize olmalarını engelliyor. Yalın Dönüşüm sırasında çalışma gruplarının kurulması ve desteklenmesi gerekiyor.
2. Belirsizlikten Kaçınma: Etkin hedef yayılımı ve PUKÖ (Planla-Uygula-Kontrol et-Önlem al) Çevrimi’nin kullanılamaması temel eksiklik. Liderler komutan edası ile hitap etmeyi ve desteksiz emirler vermeyi tercih ediyor.
Güce Odaklılık ve Liderliğin Önemi
Kültürel dönüşümü gerçekleştirirken güce odaklı oluşlarından faydalanıyorum. Yönlendirmelerimle yapılacak çalışmaları Çinli yöneticilerin organizasyonlarına duyurmalarını ve takip etmelerini sağlıyorum. Böylelikle değişime karşı gösterilecek olan direnç çok düşük seviyeye çekilmiş oluyor ve çalışmalar yapılıyor. Çinlilerin başka bir yönü ise amirleri tarafından verilmeyen görevleri dikkate almamaları ve yapmamaları. Bu örnekte liderliğin önemini ve etkisini çok belirgin olarak görme fırsatını buldum.
Türk kültüründe de güce ve lidere itaat var. Dolayısıyla lider konumundaki yöneticilerin Yalın Dönüşüm’ü sahiplenmesi kritik bir gereklilik. Yalın Dönüşüm’ün başarısızlıkla sona ermemesi için liderlerin dönüşümü sahiplenmeleri, taşeron lider kullanmaları ve ekiplerini çekmeleri şart.
İçinde bulunduğumuz zorlu ekonomik şartlar ve bu krizi daha kolay göğüsleyebilen organizasyonlara baktığımızda, Yalın Dönüşüm çağımızda bir avantaj unsuru değil, var olmak için temel gereklilik. Dolayısıyla liderliğimizi ortaya koyup Yalın Dönüşüm’ü ya gerçekleştirmeliyiz ya da gerçekleştirmeliyiz.
Çin Ejderhası Kontrolsüz mü?
Çin’deki ekonomik durum hakkında da kısaca bahsetmek isterim. Küresel ekonominin parçası olan Çin, mevcut durumdan doğal olarak etkilenmiş durumda. İptal olan ve azalan siparişlerden dolayı üretimde kısıtlamaya gidiliyor ve bazı durumda işletmeler kapanıyor. Çin’de de otomobil galerilerinin aşırı stokları arazilerini kaplamış durumda. Dolayısıyla, ödemelerde ve nakit akışında Çin’de de aksama yaşanıyor.
Diğer taraftan gözüme gittikçe daha fazla yeni konut ve işyeri inşaatı çarpıyor. Ancak bu yeni inşaatlar devam ederken yakın zamanda tamamlanmış birçok konut ve işyeri bomboş. Sanki Çin devleti iç tüketimi arttıramayınca ekonomiyi çevirebilmek için inşaat sektörünü canlı tutmaya çalışıyor. İçinde bulunduğumuz küresel ekonomik krizin etkisini azaltmak isteyen Çin hükümeti inşaat sektörünü desteklemeye devam edecektir. Ancak bu strateji ne kadar sağlıklı diye sormak gerekiyor. Anlaşılacağı üzere, dünya ekonomisinin dengesini kökten değiştiren bu ülke de kendi sorunları ile boğuşuyor. Uğur’un ve güç’ün sembolü olan Çin ejderhası ekonomik anlamda vahşi ve kontrolsüz gözüküyor. Umalım ki kendisine ve küresel ekonomiye zarar vermeden ve Avrupa ejderhası gibi kötülüğün simgesi olmadan daha kontrollü hale gelsin.
Gelecek yazımda görüşmek dileğiyle.
Saygılarımla,
İrfan Cihat Eren