Yaşanılan en zor dönemler yaratıcılığın en yükseldiği anlardır. Hele bu öldürücü salgın karşısında olunduğunda inanılması imkansız gibi düşünülen çözümler bir anda ortaya çıkmaktadır.

Korona musibeti bütün dünyayı kasıp kavururken 80 yaşını geçkin bizim gibi aileler evden çalışmaya ve yaşamı sürdürmeye çalışırken, Dünya’nın en gelişmiş olduğu kabul edilen ülkelerinde özellikle yaşlılar solunum cihazı yokluğundan ölüme terk edilirken 23 nisan tarihine bir iki gün kala Türkiye’de muazzam bir olayın cereyan ettiğine şahitlik ettik.

Türkiye’de bir kısım şirketler bir araya geldiler ve salgınla mücadelenin en önemli cihazını bir ay gibi kısa bir dönemde 100 adet üretip sağlık sistemine teslim ettiler.

Bir küçük Türk sağlık ekipmanları şirketi BİOSİS kendi özgün solunum cihazını devlet destekli olarak geliştirip seri üretim öncesi 10 cihazı sağlık bakanlığına teslim ettiği anlaşılınca bir birinden farklı alanlarda faaliyet gösteren 3 büyük Türk şirketi bir araya geldi. Süratle yüksek performanslı takım olmayı becerdiler. Kendilerinin ifadeleri ile “bizi odaya kapatın başarana kadar da çıkarmayın” dediler.

Bu ortak Türkiye başarısında görev alanların ortak olarak “hayatımızın en gururlu anı” ifadesi ile noktalanan bu olağan üstü olayı yaratanları, içinde görev alanları, kurum ve kuruluşlarını bir Türk vatandaşı olarak candan kutluyoruz.

Bu muazzam çabadan da örgüt ve insan davranışları ile ilgilenenler bizler için aşağıdaki dersleri çıkarıyoruz. Mutlaka bu olayı iyi analiz etmemiz gerekiyor.

Tüm insanlığı kasıp kavuran ölümcül bir durum vardı. Bu olay karşısında farklı tutumlar olabilirdi. Nitekim birçok ülkü farklı tavırlar içine girerken, Türkiye bu musibet ile yüksek seviyede mücadeleyi seçti.

Mücadele ruhu insanları en çok harekete geçiren en temel duygudur. Ya korkar kaçarsın ya da kalır mücadele edersiniz. Mücadeleyi seçtiğinizde normal zamanda sahip olduğunuzun çok üstünde performans ortaya koymak üstün insani vasıfları olanların tipik davranışıdır. Bu duygu ile insanlarımızın gözlerini kırpmadan ölümü göze aldıklarını tarihimizden biliyoruz.

Bahse olu olayımızda mücadelenin konusu insanlık için en değerli olan insan hayatı idi. Bu herkesi kuşatan büyük amaç karşısında insanlar, firmalar kendi kişisel kimliklerinden, günlük görev ve sorumluluklarından çıkıp ortak amaca kilitlendiler, kendilerini adeta bir odaya kilitlediler. Nitekim bu olayda aynen bu durum cereyan ettiğini anlıyoruz.

Bu olaydan önemli organizasyon ve liderlik dersleri çıkartmamız gerekiyor. Neleri doğru yapmamız veya neleri yapmamamız gerekiyor ki, normal işlerimizi yaparken ortak amaçta birleşebilelim, göreve varım diyerek görev üstlenenlere güvenmeyi ve ortak çalışmayı tercih edelim, kişisel tercihlerimizi, isteklerimizi bir kenara itebilelim, ana, göreve odaklanalım, küçük büyük demeden üzerimize düşen görevi en kısa zamanda ilk seferde doğru olarak, gerçekleştirebilelim.

Önümüzdeki dönemin dayatmaları yukarıda ifade etmeye çalıştığım mücadele ruhuna ve ortak çabaya ihtiyacımız bulunuyor. Ülke olarak gelecek dönemin başarılı olan ülkelerinden olmamız mümkündür. Bu yeteneklere sahibiz ve en önemlisi durum ve şartlar bizden bu bekliyor.

Herkesin, hepimizin 23 Nisan bayramını kutlarken, cumhuriyetimizin 100. Yılına 3 yıl 6 ay ve 3 gün kala dünya şartlarının bize dayattığı mücadeleden başarılı çıkmak için herkesin elinden geleni fazlası ile yapacağına inanıyorum.

Yalçın İpbüken

Yalın Enstitü