Blog

Bir Grup Şirket Sahibiyle, Yalın Uygulamaların “İnsana Saygı” İlkesi Üzerine Değerlendirmeler

patronlarla_insana_saygi_ilkesi_uzerine-banner
Yalın Uygulamalar

Bir Grup Şirket Sahibiyle, Yalın Uygulamaların “İnsana Saygı” İlkesi Üzerine Değerlendirmeler

Bir davet üzerine, iş adamlarının sektörel periyodik toplantılarından birine katıldım.

Dernek çalışmalarıyla ilgili kısa bilgilendirmeler yapıldıktan sonra söz, odağı insan olan Yalın Yönetim ve Uygulamalara geldi. Kısa bir sunumun ardından sorular başladı ve iş adamları çalışanlarla ilgili yaşadıkları problemlere odaklandı. Bazıları beyaz yakalı, bazıları ise mavi yakalı çalışanlarla yaşadıkları anılarından bahsettiler. Hemen hemen hepsi şikayetçiydi ve bir çıkış yolu arıyorlardı.

Bu arayış daha çok neyi, neden ve nasıl yapmaları gerektiğiyle ilgiliydi ve söylemlerine şöyle yansıyordu:

“Değil yöneticilerine bize bile saygı göstermiyorlar! Ekmek yedikleri kapıya hürmet, sadakat kalmadı. Şimdi Y, Z kuşağı da devreye girdi; sen bir söylesen onlar iki söylüyor. Her an küsüp işi bırakıp gidebiliyorlar. Sigara içmek, sosyal medyaya bakmak için her fırsatta kaytarıyorlar. Artık ustalar da yetişmez oldu. Yemeklerini iyileştirdik, bayram kutularını büyüttük ama ahde vefa görmedik. 100 TL maaş farkı için bizi bırakıp giderler.”

Yalın Yönetim prensiplerinin iki asli unsurundan biri “İnsana Saygı” olduğu için yine sorular sorarak konuyu irdelemeye çalıştım:

  • Çalışanınıza samimi olarak saygı gösteriyor musunuz? Yoksa onları, daha ucuza mal olacak robotlarla değiştirilmesi gereken bir unsur olarak mı görüyorsunuz?
  • İşinize en uygun çalışanı seçmek, onu yetiştirmek ve elde tutmak için ne tür bir sisteminiz var?
  • İşe yeni başlayan bir çalışanı (muhasebe, satış görevleri dahil) yetiştirmenin, eski çalışanların yanında olması gerektiğini mi yoksa onlarla birlikte standart iş ve eğitimlerle desteklenmesi gerektiğini mi düşünüyorsunuz?
  • Çalışanlarınız hangi işi yapıyor olursa olsun, şirkette yetiştiğini ve geliştiğini (işinde ustalaşmak) hisseder mi?
  • Çalışanlarınız işini (iş adımları) ve iş deneyimini (işini kolay ve keyifle yapmak) iyileştirmek için inisiyatif kullanabiliyor mu? Çalışanlarınız her gün tekrar eden RUTİN işine ilaveten bunlara zaman ayırabiliyor mu?
  • Çalışanlarınızın işiyle ilgili yeni standart ve uygulamaları yönetim talimatla mı bildirir?
  • Çalışanlarınız şirket stratejisine, amacına ne tür bir katkı yaptığını bilir mi? İddialı hedefleri var mıdır?
  • Ürünü üretmeden önce insanı üretmek gerekir gibi bir düşünce yapısı şirket kültüründe mevcut mu?
  • Problemin insanda değil süreçte olduğu düşüncesi şirket kültüründe mevcut mu?
  • Çalışanlarınız şirkette herkes için adil bir sistem olduğuna inanır mı?
  • Çalışanlarınızın başarı ve iyi performansını sembolik de olsa ödüllendirir misiniz?
  • Çalışanlarınızın işini yaptığı ofis, atölye vb alanlara gidip hal hatır soruyor musunuz? Onların size güvendiğini hissediyor musunuz? İşteki problemleri gözlüyor musunuz?
  • Çalışanlarınızı hakiki manada dinliyor musunuz? Bunu tüm yönetim ekibi yapıyor mu?
  • Kendinizin iki – üç kademe altında olan çalışanlara, işle ilgili doğrudan talimat vermemeye özen gösteriyor musunuz?
  • Çalışanlarınıza karşı tüm resmi sorumluluklarınızı eksiksiz olarak yerine getiriyor musunuz?
  • Şirketteki görünüm (ortam, ofis malzemeleri, enerji vb) yeni bir çalışan adayını size çekecek nitelikte mi?

Sonuç olarak;

Hatalı hatta kötü niyetli çalışan tabi ki olabilir. Ancak 3 kişinin hatasını diğer 97 kişiden çıkarmak, ön yargı ile davranmak doğru olmayacaktır.

İnsan hata yapıyorsa bunun asıl sebebi süreçteki problemdir. Süreç problemini iyileştirmek ise yöneticilerin hazırlayacağı ortamda, o süreçte çalışanların yapması gereken bir iştir.

Çalışan yapmıyorsa büyük olasılıkla yapamıyordur. Yapamıyorsa bilmiyordur. Bilmiyorsa öğrenmemiştir. Öğret(e)meyen yönetimdir. Öğrenmeyi kişiye bağımlı halden çıkarıp “standart iş” şeklinde sistematize etmek gerekir.

Ya da çalışan yapmıyorsa, alışkanlığını değiştirmek için yapması gereken tekrarı gerçekleştirecek desteği yönetimden alamamıştır. Yönetim bir konuyu çalışanlara bir kere söyleyince, bunun aynen uygulanacağını varsaymak çok iyimser bir tahmindir.

Bir çalışan 10 tane iş yapıp yorulabilir, ancak işi öyle tasarlarsınız ki, 20 tane işi yorulmadan keyifle yapabilir (iş deneyimi). Bu tasarımın en iyisini, bir uzman desteğiyle çalışanın kendisi yapar.

Yukarıda bahsettiğimiz uygulamaları yöneticileriniz de yapıyor mu diye sormuyorum, zira, eğer siz yaparsanız onlar da yapacaktır. İdeal olarak tüm bu içerik yönetimin görevidir; yalnızca maaş vermek değil.

Kopyalanamayacak tek varlığınız çalışanlarınızdır.

Ofislerinizi, ekipman ve makinalarınızı bu kadar yenilemeye ve farklılaştırmaya çalışırken insana yatırım yapmamayı, onlara zaman ayırmamayı (maddi, manevi) anlamak zor. Oysa rakipleriniz binalarınızı, ürünlerinizi ve makinalarınızı olduğu gibi kopyalayabilirler; bunun örnekleri pek çoktur.

Çalışanı hatalı görmeden önce, yönetimin şapkasını önüne alıp düşünmesi gereken pek çok detay olduğunu vesileyle hatırlamış olduk. Veren el alan elden üstündür. Siz yaklaşın ve güven verin göreceksiniz karşılık gelecek ama zaman alacaktır.

Ortamdaki sessizlik hali, iş adamlarının konuyu tekrar gözden geçireceklerinin sinyali gibi geldi bana.

Hakan Akgül

Danışman ve YK Üyesi

Yalın Enstitü

Leave your thought here