Yalın Düşünce ve 21. Yüzyıl Teknolojileri (Sanayi 4.0)
8 Mayıs 2018 2022-02-21 14:38Yalın Düşünce ve 21. Yüzyıl Teknolojileri (Sanayi 4.0)
Yalın Düşünce ve 21. Yüzyıl Teknolojileri (Sanayi 4.0)
“Kablosuz uyku teknolojisi ile benim rüyalarımdaki insanlar senin rüyalarındaki insanlara e-posta ve fax gönderebilecekler!”
GİRİŞ
Son bir yıldır 21’inci yüzyıl teknolojilerindeki gelişmeleri takip etmekteydim. Araştırmalarım beni bu teknolojilerden bazılarının Yalın Üretim’le ne kadar örtüştüğü sonucuna götürmüştü. Internet’te konuyu araştırırken şans beni yakaladı ve McKinsey Global Institute tarafından hazırlanan uzun ve kapsamlı bir rapora rastladım. McKinsey araştırmacıları 2025 yılında günlük yaşamımızı ve/veya üretim ortamlarımızı derinden sarsacak 12 teknoloji saptamışlardı. Bu teknolojileri aşağıda görebilirsiniz:
1. Mobil İnternet | 7. Yeni Nesil Genom Bilimi |
2. Bilgi İşlerinin Otomasyonu | 8. Enerji Depolanması |
3. Internet of Things | 9. 3 Boyutlu Yazıcılar |
4. Bulut Teknolojisi | 10. İleri Materyaller |
5. İleri Robotlar | 11. İleri Petrol Ve Gaz Sondajlama |
6. Sürücüsüz Arabalar | 12. Yenilenebilir Enerji |
McKinsey raporu ve konu üzerinde Internet’te bulduğum diğer yazılar/kaynaklar beni bu teknolojilerden dördünün Yalın üretimle birebir ilintili olduğu sonucuna vardırdı. Bu teknolojileri hemen sırasıyla veriyorum:
- Internet of Things, ya da kısaca IoT (bu teknoloji için uygun bir Türkçe karşılık bulamadım. Onun için bu raporda İngilizcesini kullanacağım).
- 3 Boyutlu Yazıcılar (3D Printers)
- İleri Robotlar (Advanced Robotics)
- Bulut Teknolojisi (Cloud Teknoloji)
Şimdi bu teknolojileri ve Yalın’la ilintilerini tek tek ele alalım.
INTERNET OF THINGS, ya da kısaca IoT
IoT nedir ve üretimde nasıl kullanılır? Hemen bakalım.
IoT uygulamasında ilk yapılan iş makinelerinize, işlenmekte olan ürünlerinize ya da yan sanayilerden gelmekte olan ürünlere akıllı sensörler, aktüatörler (harekete geçiriciler) ve/veya RFID (radio frequency identification) etiketleri iliştirmektir. Bu IoT cihazları iliştirildikleri objeyi “akıllı” kılarlar. İşi birebir üretime yani makineli üretime getirirsek, “akıllı” makinelerin en önemli özellikleri büyük çapta veri üretmeleri ve bu verileri Internet kanalıyla birbirleriyle paylaşmalarıdır. IoT’de belki de en önemli konu özel bilgisayar yazılımlarının varlığıdır. Tüm bu veriler Internet aracılığıyla özel yazılım programlarına gönderilir, burada analiz edilir ve makinelere belli bir şekilde davranmaları için bu yazılımlar tarafından Internet kanalıyla komutlar gönderilir. Bu şekilde makineler hiçbir insan müdahalesine gerek kalmaksızın ahenk içinde yapmaları gereken işleri yaparlar. Bir kaynağa göre 2020 yılına gelindiğinde tüm dünyada kullanılan IoT cihazlarının sayısı 50 milyara ulaşacaktır.
Hemen bir örnek. Diyelim bir üretim süreci için müşteriden gelen ürün talep adedi 30’dur. Özel yazılım birinci makineye 30 adet üretildikten sonra makinelerin durması gerektiği komutunu iletir. Bu komutu alan makine komutu diğer makinelerle paylaşır ve 30 adet sonunda makineler bu işlemi bitirip, bir başka ürün işlemine geçerler. Böylece tam da müşterinin istediği miktar ürün üretmek (daha azı değil, daha fazlası değil, (bu bir Yalın özelliktir) hiçbir insan müdahalesine gerek kalmaksızın mümkün olur.
Bu teknolojiye Internet of Things denmesinin nedeni tüm bu makineler arası, özel yazılım- makineler arası iletişimin Internet kanalıyla olmasındandır.
Akıllı makineler ne gibi veri üretirler? Örneğin, ekipman olması gereken performansta çalışıyor mu? Süreç değişkenliği daha önceden belirlenmiş limitler içinde mi seyrediyor? Kontrol dışına çıkmış parametreler hangileridir? Her bir ürün birimi birbirini takip eden üretim aşamalarından hangisinde bulunmaktadır?
Her şey makinelerle ilintili değil. IoT sayesinde akıllı bir ürün fabrikada bir yerden bir yere hareket ederken bilgisayarlarca anında takip edilir ve bu sayede bir yandan tedarik zincirinin optimal hale gelmesi sağlanırken diğer yandan gereksiz stok birikiminin oluşması önlenir. (Yalın). IoT sayesinde üretimde bir israf olan beklemeler ve makine performansı da yine anında takip edilerek makinelerin iş yapmadan durmaları da önlenir (Yalın). Deniyor ki, 2025’e geldiğimizde tüm dünyada üreticilerin %80 ila %100’ü IoT’yi üretimlerinde kullanacaklardır. Bu çok yüksek bir öngörü!
Şimdi yine bir örnek verelim. Harley Davidson, Amerika’da York, PA motorsiklet tesislerinde IoT’yi kullanmaktadır. Bu fabrikada bilgisayar yazılımları farklı ekipmanın nasıl performans gösterdiğini kaydetmektedir, örneğin boya birimi. Yazılım eğer boya biriminde vantilatör hızında, ısı ve nem değerlerinde kabul edilebilir limitlerden sapmalar saptarsa, hemen akıllı makineleri otomatik olarak ayarlayabilmektedir. İnsan eli değmeden.
Yukarıda zaman zaman IoT ile Yalın üretimin bağlantısını kısaca belirttik. Şimdi bu konuyu biraz daha açalım. Yalın üretim, kalite ve performansın sürekli istenilen değerlerde olmasına dayanan veri-tabanlı bir metodolojidir. Bunun en güzel örneği değer akışı haritalamasıdır. IoT de veri tabanlı bir teknolojidir. Ayrıca hızlı etkime, tüm değer akışlarında israfın önlenmesi, artan üretkenlik ve daha azla daha fazla üretmek Yalın üretimin özelliklerinden bazılarıdır ve IoT bu özellikleri pekiştirmektedir. IoT’de israf ve tüm gereksizlikler önlenmiştir. Her şey tıkır tıkır insan eli değmeksizin akar, çıkan sorunlar Internet aracılığıyla oluşan yazılım-makine ilişkisi sayesinde giderilir. Kısacası, IoT Yalın’ı daha Yalın yapar dersek yeridir.
Yalın’da malzeme akışı ile bilgi akışının senkronizasyonu da kilit özelliklerden birisidir ve aynı özelliği IoT’de de görüyoruz. Hatta IoT’de bilgi ile malzemeler arasındaki fark kaybolmuştur bile diyebiliriz. Robert Bosch Gmbh firmasının başkan yardımcısı Siegfried Dais bu konuda bakın neler söylüyor: “IoT ile bir metal parçası ya da ham madde ‘Ben Y müşterisi için X ürünü haline getirilecek parçayım’ diyebilecektir. Malzeme makine içine yerleştirildiğinde malzemenin kendisi tüm standart süreçten sapmaları kaydedebilecek ve üzerindeki işlemin tamamlandığını yine kendisi saptayacaktır”. İlginç değil mi?
Birkaç ek bilgi. IoT’nin tüm potansiyeline erişmesi için objeleri “akıllı” kılan cihazlardan olan sensörlerin kendi kendine elektrik üretmeleri elzemdir. Pille çalıştıklarını varsaydığımızda, milyarlarca sensörün pilini değiştirmek zorunda kalırız ki bu imkansıza yakındır. Bu durumda gerekli olan şey sensörlerin titreşim gibi, ışık gibi ya da hava akımı gibi çevresel etkenlerden elektrik üretebiliyor olmalarıdır. Aslında bilim adamları çok etkin bir nanojeneratör geliştirmişlerdir – bu, sensöre vücut hareketlerinden, örneğin bir parmak çimdiğinden elektrik üreten esnek bir chip yerleştirmekle sağlanmıştır. Üretim ortamını düşündüğümüzde benzer chiplerin kullanılması işten bile değildir.
Fabrika ortamına geri dönersek, sadece makineleriniz, işlenmekte olan ürünleriniz değil, bitmiş ürünlerinize de IoT cihazları eklenmektedir. Böylece ürünlerinizin satıldıktan sonraki performanslarını değerlendirip, bir sonraki nesil ürünlerinizde “zayıf” performans özelliklerinin tekrar etmemesini sağlayabilirsiniz.
Bu konumuzu sonlandırmadan biraz üretim dışına çıkalım ve günlük yaşamımıza uğrayalım diyoruz. IoT günlük yaşamın da birebir içine girecek ve yaşamımızı bizim için kolaylaştıracak, zamandan tasarruf etmemizi sağlayacak bir özelliğe de sahiptir ve bu doğrultuda kullanılmaya başlanmıştır bile. Hemen bir örnekle işin bu boyutunu kısaca irdeleyelim. Buzdolabınız ve içindeki tüm ürünler IoT cihazlarıyla donatılmış olsun. Evde yoksunuz. Diyelim yumurtalarınız azalmaya başlamış. Yumurta kabı bu bilgiyi buzdolabına iletir. Buzdolabı bu bilgiyi her zaman alışveriş yaptığınız “akıllı” markete ulaştırır. Market bir paket yumurtayı bir çalışanla evinize gönderir. Çalışanın üzerinde de bir IoT cihazı bulunmaktadır. Kapınız “akıllı” kapıdır. Çalışan kapıya ulaşınca kapının altında bir delik açılır ve çalışan yumurtaları bu delikten içeri bırakır. Hoş, değil mi?
Konumuzu bir karikatürle sonlandıralım. Bu karikatürü en başa koysaydık belki o kadar anlam ifade etmezdi. Ama şimdi artık çok anlam ifade edecek…
“Biz bu RFID etiketini sana yerleştirmek istiyoruz”, “Bu, benim haklarıma karşı!”, “Biz sana bu RFID etiketini yerleştirmek istiyoruz ve bu aynı zamanda bir cep telefonu, bir dijital kamera ve bir MP3 çalıcısıdır”, “İyiymiş!”
3 BOYUTLU YAZICILAR
3 boyutlu yazcılar en az IoT kadar üretimde yeni bir çağ yaratacak özelliğe sahip teknolojilerdir. Amerika’da yaygın olarak kullanılıyor, ülkemize henüz yeni girmiş durumda. Peki 3 boyutlu yazıcı nedir, nasıl çalışmaktadır?
3 boyutlu yazıcılar aslında kendi başına 3 boyutlu bitmiş bir ürün üretebilen makinelerdir diyebiliriz. Çalışma ilkeleri adım adım şöyledir:
- CAD ya da benzeri 3 boyutlu bir çizim aracını kullanarak basacağınız objenin 3 boyutlu resmini çizin.
- CAD tasarımını katman katman, her bir katman en fazla bir insan saç teli inceliğinde olmak üzere taratın (scan).Bu bilgiyi yazıcıya aktarın.
- Yazıcı üzerindeki “print” (bas) düğmesine basın. Kullanılacak malzemeyi yazıcıya yükleyin. Bunun üzerine yazıcı yine katman katman, bir katman bir öncekinin üstünde olmak üzere, alttan yukarıya objeyi bitmiş ürün haline gelene dek üretecektir.
3 boyutlu yazıcılarda farklı malzemelerden oluşmuş objeler de üretilebilmektedir. Bu yazıcılara plastik, metal, seramik, cam, kağıt ve hatta canlı hücreler bile yüklenebilmektedir. Nitekim 3 boyutlu yazıcılarda canlı insan eli ve diğer organlar üretmek mümkün olmuştur. Daha geçenlerde 3 boyutlu yazıcıda üretilmiş bir kalp, küçük bir kızın sorunlu kalbiyle değiştirilmiştir ve çocuğun sağlığı gayet yerindedir.
Yukarıda sıralanan 3 boyutlu yazıcılara yüklenen malzemeler toz, ince tel, sıvı ya da levha halinde yüklenebilmektedir.
3 boyutlu yazıcılar üretimde “eklemeci (additive) üretim” olarak bilinmektedir. Bunun tersi örneğin talaşlı imalatta olduğu gibi “eksiltici (subtractive)” üretimdir. Çünkü eksiltici üretimde ürünü elde etmek için malzeme oyulmaktadır ve malzemenin önemli bir kısmı kullanılmayarak israf edilmektedir. 3 boyutlu yazıcılarda 0 malzeme israfı vardır (Yalın bir özellik).
Peki Yalın üretim neden 3 boyutlu yazıcıları benimsemelidir? Bunun birçok nedeni var. Birincisi, 3 boyutlu yazıcılarda bir fikir bir tasarımcının bilgisayarından direkt üretime geçmekte, böylece tek tek parçaların tedarik edilmesi gibi, kalıp kullanarak parça üretmek gibi, malzeme bloklarının talaşlı imalatı gibi, parçaların kaynaklanması gibi ya da montaj gibi geleneksel üretim adımlarının hepsi tümüyle gereksiz hale gelmektedir, kaçınılması gereken israf konumuna gelmektedirler. Bu çok ilginç değil mi? 3 boyutlu bir yazıcıdan daha fazla israf önleyebilen bir üretim metodunun henüz keşfedilmediğini düşünüyorum. Yalın üretimin 3 boyutlu yazıcıları mutlaka bünyeye alması gerektiği kanısındayım. Bu bir devrim!
İkincisi, 3 boyutlu yazıcılarla üretim yapmak maliyetleri geleneksel üretime göre %40-50 azaltmaktadır. Üçüncüsü, 3 boyutlu yazıcılarda makineyi yeni üretime hazırlamak (setup times) çok daha kısa tutmaktadır. Bunlar oldukça esnek makinelerdir. Bu özellikleriyle değişen müşteri tercihlerine anında, hemen hazır olabilme özelliği taşımaktadırlar. Müşteriler bitmiş üründe söz sahibi olacaklar ve kendi spesifikasyonlarına uygun ürünleri fiyat değişmeden alabileceklerdir.
3 boyutlu yazıcılar çok yeni teknolojiler oldukları için halihazırda maliyetleri yüksektir. Kişisel (evde kullanılmak üzere olan) yazıcıların fiyatı 1,000 $ civarında olup, sanayi tiplerinin fiyatı 400,000 $’dan başlayıp, 1 milyon $’a kadar çıkmaktadır.Ancak, talep ve üretim adetleri arttıkça bu fiyatların çok daha düşük düzeylere inmeleri öngörülmektedir.
Biraz üretim ortamından örnekler verelim. Boeing firması on uçak platfomunda 200 değişik ürünü 3 boyutlu yazıcılarla üretmektedir. 3 boyutlu yazıcıların kullanılmasıyla birlikte uçak parçalarının dayanıklılığı ve gücünün arttığı belirtilmektedir. Hatta uçak teknisyenleri pist üzerinde bile yedek parçaları üretebilmektedirler.
Bir örnek de NASA’dan. NASA artık bundan böyle uzaya yedek parça ve tamir araçları göndermeme kararı almıştır. Bunun yerine uzay araçlarına 3 boyutlu yazıcı/lar koyup, astronotların uzaydayken gerektiği zaman ve gerektiği miktarda (JIT, Yalın) gerekli parça ve araçları üretmeleri yoluna gidileceği açıklanmıştır.
Son iki yılda Amerikan Savunma Bakanlğı da 3 boyutlu yazıcılara 2 milyon $’dan fazla yatırım yapmıştır ve bu teknolojiyi tıbbi araştırmalar ve silah yapımında kullanmaktadır.
Deniyor ki Internet of Things (IoT) ve 3 boyutlu yazıcılar 4’üncü Sanayi Devrimini yaratmışlardır. Birinci sanayi devrimi buhar makinasının icadı, ikincisi ilerleyen bant (conveyor belt :Ford), üçüncüsü IT ve otomasyon ve dördüncüsü de IoT ve 3 boyutlu yazıcılar. Bu yeni teknolojilerle yaşantımız çok daha kolay ve eğlenceli olacak, gerek günlük yaşantımız gerek çalışma ortamımız. Çok yakın zamanda Türkiye sanayiinin de bu yepyeni teknolojileri yoğun olarak bünyelerine alacağını düşünüyoruz.
Bu bölümü de bir karikatürle noktalayalım…
Hemen durumumuzu destekleyen bir ekonomist bulun, bulamazsanız 3 boyutlu bastırın!
İLERİ ROBOTLAR
İleri robotlar geleneksel robotlara göre daha fazla hareket yeteneği, beceriklilik, esneklik ve yeni koşullara uyarlanabilirlik özellikleri taşıyan, aynı zamanda birbirleriyle ve insanlarla etkileşim içine girip, birbirlerinden ve insanlardan yeni görevleri için yeni davranış tarzları öğrenebilen yeni nesil robotlar için kullanılan bir deyim. İleri robotların yüksek netlikte görme ve obje tanıma yazılımları vardır böylelikle hassas operasyonlarda parçaları tam tamına doğru yerlerine yerleştirme özelliğine de sahiptirler. En son ortaya çıkan görme sistemleri bu robotlara artan zeka sağlamaktadır. Denmektedir ki görme, ileri robotlar için anahtar kelimedir. Amerika’da bu tür sanayi robotlarının satış rakamı yılda 15,000’in üzerindedir.
İleri robotların Yalın üretimle ilişkisini, daha doğru neden Yalın üretime entegre edilmeleri gerektiğini şöyle açıklayalım. İleri robotlar birçok görevi birden üstlenebilirler (esnektirler) ve bir işlemden bir diğer işleme geçme süreleri (setup times) bu işin geleneksel yöntemlerle yapılma durumuna göre çok daha kısadır (Yalın). Bu robotlar malzeme israfını azaltırlar (Yalın). Robotların bir iş yapmadan bekleme süreleri hemen hemen sıfırdır (no downtime, Yalın). Robotlar ürün kalitesini ve kalitenin sürekliliğini artırırlar (Yalın). İleri robotlarla birlikte işçilik maliyetleri en aza iner ve bir ürünün nihai hale gelmesi için gelen toplam zaman (throughput time) minimize edilir (Yalın). Bu nedenlerdendir ki akıllı otomasyon, israfı önleme ve JIT üretimin yanı sıra Yalın sistemin direklerinden biri haline gelmiştir.
Hemen bir örnek: Toyota, Amerika. Deniyor ki Toyota bu tesislerinde Toyota Üretim Sistemi’ni ileri otomasyon araçlarıyla iyice pekiştirmiştir. Bu yaklaşım sonucunda adeta robotlaşma, e-kanban ve iş süreçlerinin otomasyonunu kapsayan ahenkli bir dans yaratılmıştır.
Ve şimdi Baxter! Hemen resmini koyalım….
Baxter Amerikan Rethink Robotics firması tarafından geliştirilen çok özel ve özgün bir sanayi robotudur. Fiyatı da sadece 22,000$ olduğu için küçük ve orta boy sanayilerin bütçelerine uygundur. Baxter için neredeyse empati kurabilen bir robot diyebiliriz. Sevimli bir yüzü vardır. Bu yüz vücudunun üstünde bir LCD görüntü ekranından oluşmaktadır. Ekranda iki sevimli göz vardır, bu gözler robotun kol hareketlerini takip edebilme özelliğine sahiptir. Baxter programlanmaya gerek olmadan “öğrenebilmektedir”. Bir çalışan sadece robotun kollarına gerekli işe özgü hareketleri yaptırmakta ve Baxter bu hareketleri ezberliyebilmektedir. Hatta yeni talimatları öğrendiğini belirtmek için başını sallamaktadır.
Baxter piyasadaki diğer hiçbir robotta göremediğimiz özelliklere sahiptir. Hemen sıralayalım:
- Baxter sağduyuya sahip bir robottur.
- İnsanlarla güvenli bir şekilde çalışabilmektedir (Daha önce ele aldığımız robotların bir çoğu insanlara zarar vermesin diye bir kafesle çevrelenmiş şekilde çalışmaktadırlar).
- Herhangi bir fabrika işçisi tarafından rahatlıkla eğitilebilmektedir.
- Birçok farklı işi yapabilme özelliğine sahiptir, esnektir.
- Daha önce de dediğimiz gibi küçük ve orta ölçek sanayilere otomasyonu getirebilme özelliğine sahiptir, çünkü bütçelerine uygundur.
- Bir saat içinde yeni bir göreve hazır hale gelebilmektedir.
2035 yılına gelindiğinde sanayi robotlarının işin tüm evrelerinde devreye girecekleri, binlerce robotu kontrol eden sadece bir grup mühendis/teknisyene gerek duyulacağı, sanayi üretiminin inanılmaz hız kazanacağını (throughput time, Yalın), bu robotların günde 24 saat, yılda 365 gün çalışarak inanılmaz sayıda bitmiş ürün üretecekleri, bu ürünlerin fiyatlarının düşük olacağı, böylece dünya nüfusunun bu ürünlere rahatlıkla ulaşarak, şimdiye dek görülmemiş bir doygunluk, zenginlik yaşanacağı belirtilmektedir. Herşey zaten bunun için değil mi?
Bu konumuzu yine bir karikatürle noktayalım:
Ayın çalışanları!
BULUT TEKNOLOJİSİ
Bulut teknolojisi (BT) ya da bulut bilişim kendi bünyenizde donanım ve yazılıma yatırım yapmadan verilerinizi Internet’teki çok büyük silolara depolamaya ve bu silolarda mevcut uygulamalar ve programları “kullandığın kadar öde” ilkesine dayanarak kiralamaya verilen ad. BT’de bir ön uç (front end) bir de arka uç (back end) vardır. Ön uç müşterinin bilgisayarıdır. Arka uç ise bulut bilişim sistemini oluşturan bilgisayarlar, sunucular ve veri depolama sistemlerinden meydana gelir.BT’de kilit sözcük “uzaktan kumanda” dır, çünkü tüm bilişim gereksinimleriniz, e-postadan tutun da kelime işleme, karmaşık veri analizine kadar her şeyi uzakta olan bir sistemle halletmektesiniz.
Üç tür BT uygulaması vardır. Birincisi, Hizmet olarak Yazılım (Software-as-a-Service): Burada sadece uygulamaları kiralarsınız. İkincisi, Hizmet olarak Platform (Platform-as-a-Service): Burada kendi özel uygulamalarınızı kendiniz oluşturup uygulamalar dışındaki her şeyi kiralarsınız. Üçüncüsü de, Hizmet olarak Altyapı (Infrastructure-as-a-Service): Burada da sadece donanım ve araçları kiralarsınız.
Gelelim BT ile Yalın üretimin ilişkisine.
- BT pahalı IT ve donanıma yatırımı gereksiz kılıp (israf, Yalın) muazzam büyülükte sermayeyi özgür bırakır ve bu sermayenin işin büyütülmesinde kullanılması için gerekli ortamı hazırlar. İşin bu boyutunu özellikle önemsiyoruz.
- BT özellikle pahalı IT yatırımlarına girişecek sermayesi olmayan küçük ve orta boy işletmeler için mükemmel bir fırsat sunar.
- Bulut’ta bir sunucuyu kiralamak IT yatırımının yaklaşık üçte bir fiyatındadır, BT kullanımı maliyetleri inanılmaz düşürür.
- Yalın üretim veri ve bilgi güdümlü bir metodolojidir. Bulut, Yalın için anında ve hassas bilgi ve veri analizi sağlar.
- Bulut müşterinin talep değişikliklerine JIT yanıt verilebilmesini getiren bir esnekliğe sahiptir.
- Bulut firmada uzman elemanların Bulut’la mümkün hale gelen yeni iş alanlarında istihdam edilebilmelerini sağlar.
Bulut kullanımıyla verilerinize ve uygulamalarınıza herhangi bir Internet bağlantılı masa üstü bilgisayar, dizüstü bilgisayar ya da akıllı telefonunuzla JIT ulaşabilirsiniz. Bu inanılmaz bir esnekliktir (Yalın). Gelelim Bulut’un fiyatına. Bu noktada elimizde bir Bulut sağlayıcı olan Amazon’un verileri var. Buna göre Amazon’un Bulut kiralama fiyatı basit ev kullanımları için ayda birkaç penny’den, süper bilişim gücü için saatte 5,000 $’a kadar çıkmaktadır. Bulut geliştikçe ve daha ve daha fazla firma Bulut’u kullandıkça bu fiyatın çok önemli düzeyde düşeceğini düşünüyoruz.
Bulut’la ilgili karikatürümüz:
Herşeyi Bulut’ta depolamak ne müthiş bir fikir! İşe çatıda sakladığımız şeyleri getirmekle başlayacağım.
1) Sol üst: Her şey yaşamak ve çalışmak için daha iyi bir dünya yaratmak için
2) Sol alt: Çocuklarımıza daha güvenli ve yeşil bir dünya sunabilmek için
3) Sağ alt: Tüm ülkelerin ve sanayilerin el ele daha iyi bir dünya kurmaları için
4) Sağ üst: Umarız hayallerimiz gerçek olur!
Dr. Ayperi Okur
Yalın Enstitü